KaRDeLeN - Sevgi Üzerine Hikayeler
   
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Anlamlı Sözler
  Tv İzle
  Kardelen Şiirleri
  Denemeler Bana Özel
  Sevgi Üzerine Hikayeler
  Dua Dinle
  Dua'lar
  Mevlana
  Esmaül - Hüsna
  ÇENGELKÖYDE SATLIK BİNA
  Sağlık
  SONSUZ SIR OLAN İNSAN
  Ruh eşim nerdesin
  KENDİNİZ İLE BAĞLANTIYI SEVMEK,
  Renklerle Karakter Analİzİ
  İndigodan Kristale Geçiş Krizleri
  AN'I YAŞAMAK‏
  SES NEDİR ? SESİN TANIMI
  - AURA VE ENERJİ ALANI NEDİR?
  Korkuları Temizleyen ve Kalp Çakrasını Açan Şifa Meditasyonu
  karma -neden sonuç yasası ve işleyişi‏
  “İçine baktığında, bunu sevgiyle yap.”
  AYNALIK ÇALIŞMASI‏
  endişe için olumlamalar‏
  Denge olumlaması‏
  Pozitife odaklandım.
  İYİLEŞTİRİCİ ONAYLAMALAR
  KENDİNİ SEVME
  SEVGİ VE SEVGİ İLİŞKİLERİ
  Bolluk ve bereket içindeyim.
  OLUMLU ONAYLAMA YÖNTEMLERİ
  KENDİNE ŞANS YARATMA
  ETERİK KORDONLAR (BAĞLAR) İLE İLGİLİ
  SEZGİLERİNİZİ GELİŞTİRMEK İÇİN
  HAVVASIN ÖZÜ
  İKİZ RUHLAR - EŞ RUHLAR (by Solomae Sananda)

Ilık sular süzülürken bedenimden
 gözümden süzülenlerle daha
 çok ıslandı tenim...Sendin 
gözlerimden akan...İçim katılmıştı ağlamaktan...Yitirmenin ve yitirilmenin 
ne olduğunu öğrenmiştim eş zamanlı...
Suyun beni o her zaman rahatlatan
 dost sesi, teskin edici teması da
 yetmedi gecemin karanlığına 
bir ayışığı katmaya...
Gitmiştin, kendini 
alıp yanına...

Güneşin altın tepsi silueti çok kez 
düştü denizin mavi dalgalarına
 gidişinden sonra...Yakamozlar
 kucakladı sahil boyunda denize
 değen ayaklarımı defalarca...Azalır mı
 diye bekledim yüreğimde gidişinin
 sızısı...Katmerlendi aşkım günden
 güne...Mayalandı sensizlik, sensiz
 gecelerde...Aşkının haykıran 
çığlıkları hiç eksilmedi hayatımdan...
Bedeninin olmadığı günlerde kelimelerin 
yetişti beni ümide döndürmeye...
"İçimdesin" 
diyen bir adamın sesi yankılandı 
hep başka seslerin içinde...Biliyorum 
aşkım içindeyim çünkü beni de 
götürdün yanında...Sensiz hudutlarda
 yaşayan bir kadın tanıyorum
 ama içi senle dopdolu...Ve bir adam 
tanıyorum kadının olmadığı bir
 mekana teslim olan...Ama yalnız değil 
adam. Kadını da götürdü yüreğinde...
Aşkın adı, aşkın tadı hiç 
eksilmedi uzayan
 kısalan ama hep varolan günlerin ve 
gecelerin akıp giden ritminde...
Tek bir ruh ikiye bölündü iki ayrı 
bedende...Sen ve ben...İçiçe, 
çözülmemecesine... 


Seni Seviyorum, Senin
 beni sevdiğin gibi hem de...

alıntı

İki yıldır evliydiler...

Çocuk edebiyata ve 
şiirlere ilgi duyuyor ve yazıyordu.


Yazılarını internet 
sitelerine gönderiyor, 
şiirlerini dergilere postalıyordu.


Fakat kimse dönüp bakmıyor,
okuyan ve beğenen çıkmıyordu.


İyi bir fotoğrafçıydı.Ama 
edebiyat ve şiir merakı
 yüzünden fotoğrafçılığı 
bir kenara bırakmıştı.


Kendi düğünlerinindeki 
fotoğrafların büyük bir 
çogunlugunu da o çekmişti.


Karısını çok seviyordu. 
Karısı da onu seviyordu.


Kızın biraz sabırsız bir 
karakteri vardı, zaman 
zaman kızıp bağırır,küserdi.


Erkek daha sabırlıydı,her 
zaman karısını hoşgörür,
 affedici olmaya çalışırdı.


Erkeğin başı edebiyat ve 
şiirle hoş olduğu için, evin
 geçimini karısı sağlıyordu
 şimdilik. Çok satan bir yazar 
oluncaya kadar...

Kızın naz günüydü bugün.
Yine kocasından sevmediği 
birşeyi yapmasını istiyordu.


Kız: " arkadaşımın düğün 
fotoğraflarını neden sen 
çekmiyorsun? Üstelik 
karşılığını fazlasıyla
 ödeyeceğini söyledi "


Erkek: " bugün vaktim yok "

Kız: " Öffff yine mi? " şu 
roman yazma işini biraz 
kenara bıraksan, pekala 
vaktin olacak."


Erkek: " Birgün herkes benim 
yazdıklarımın kıymetini anlayacak. "


Kız: " Ben anlamam. 
Arkadaşımın düğün fotoğraflarını
 çekeceksin. "


Erkek: " Hayır! "

Kız: " Ne olur sadece bir kez? "

Erkek: " Hayır dedim! "

Diayalog burda koptu.

Kız son uyarısını yaptı: " 
Ya 3 gün içinde bunu 
kabul edersin ya da..."


İlk günün sonunda,kocasına 
mutfağı, banyoyu, bilgisayarı, 
buzdolabını, televizyonu 
ve müzik setini yasakladı.
Yasaklardan yatagı hariç 
tuttu, sadece herşeye
 rağmen sevdiğini 
göstermek için.


Erkek aldırış etmedi. 
Derken 2.gün başka yasaklar
 ve bunu 3.deki başka 
yasaklar takip etti...


Ve 3.gece...Yine aynı yatağı 
paylaşıyorlardı. Ancak 
sırtları birbirine dönüktü.


Erkek: " Konuşmamız lazım "

Kız: "fotoğraf çekimi 
dışında konuşacak 
bişeyimiz yok!"


Erkek: "Çok önemli bir konu"

Kız: " Sessiz kaldı."

Erkek: "Ayrılalım mı? Ne dersin?"

Kız kulaklarına inanamadı.

Erkek: "Bi kızla tanıştım."

Kız kızgınlığını ve 
şaşkınlığını saklayamadı.
Gözleri çoktan nemlenmiş,
ve yüzünde göstermemeye
 çalıştığı iki damla gözyaşı 
aşağıya süzüldü.


Erkek pijamasının içinden
 bir fotoğraf çıkardı.
Tam kalbinin üzerinde 
saklıyordu.


Erkek: "Hoş bi kız!"

Kızın gözyaşları çoğaldı.

Erkek: "Anlaşabileceğim biri!
 Beni çok seviyor ve
 beni istemediğim şeyleri 
yapmak için 
zorlamıycağından 
eminim. Ayrıca iyi bi yazar 
olmam içinde bana destek

vericek"

Kızın kıskançlığı iyice arttı 
çünkü bir zamanlar bütün
 bu sözleri kendisi de vermişti...


Erkek: " Fotoğrafını çektim.
 Sende bakmak
 ister misin? "


Kız: "...."

Erkek fotoğrafı bakması için
 kıza uzattı ama kız karşı
 konulmaz bi öfkeyle
 erkeğin elini itti.


Ve kız ağlamaya başladı.

Erkek fotoğrafı tekrar
 koynuna koydu.


Erkek ışığı söndürdü ve
 uyumaya başladı.
 Kız ışığı yaktı ve oturdu.


Erkek uyuyordu ama 
kızın uykusu kaçmıştı.


Bir zamanlar kendisi 
de diğer kız gibi davranmıştı ona...


Ne çabuk unutulmuştu 
iyilikleri, desteği, sevgisi...


Tekrar ağladı. Onu 
uyandırmak istiyordu. 
Aşklarının hatırasını yeniden
 kalbine kazmak istiyordu.


Erkeğin pijamasının açık 
yakasından fotoğrafın arka
 yüzü görünüyordu.


Merak duygusu kıskançlığını
 ve öfkesini yendi. Kaybedeceği 
birşeysi yoktu nasılsa.


Elini uzatıp yavaşça aldı fotoğrafı.

Baktı.

Ağlamak istedi doyasıya...

Doyasıya gülmekte istedi.

Güzel çekilmiş bir fotoğraftı. 
Kızda güzeldi.


Kendi fotoğrafıydı.

Bir ara kendisinden habersiz
 çekmiş olmalıydı.


Eğildi kocasını yanağından öptü.

Erkek tebessüm etti.

Uyuyormuş gibi yapıyordu...

KARŞINIZDAKİNİN 
SİZİ DEĞERLİ HİSSETTİREBİLMESİ 
İÇİN ONA İZİN VERİN... 
BUNDAN ÖTE BİR 
MUTLULUK YOK 
YAŞAMDA BUNA İNANIN..

 

 

 

ÖZLEDİM
 MELEĞİM ÖZLEDİM

 

 

Yokluğun öyle çok şeyi
 fark ettir diki bana meleğim,
meğer gözlerim kapalıymış 
dünyaya..Pembe 
rüyadan uyandım
 artık.Yalan dünyada aşk 
sandığımız şeyinde yalan 
olabileceğini gördüm.En
 acı ve en saf halimle.Ama 
olsun yaşamak gerekiyor ki olgunlaşabileyim..Hamdım 
piştim bu aşk sayesinde.Belki 
de aşk değildi ve ne olduğunu
 anlayamadım hiçbir zaman.
Karmakarışık bir rüya hatta
 zamanla kabusa büründü 
aşk sandığım duygularım..
Düşünmeden,
duyarsızca umursamadan 
içimde kendime çektirdiğim
 acıya da son vererek ve 
ne olursa olsun yeniden 
sevebilecek olmaktan
 vazgeçmeyerek
 yoluma devam ediyorum 
şimdilerde.Yeri geldi
 sana şikayet
 ettim onu ama artık BİTTİ
.İnanmak yolun yarısıdır derler
 doğruymuş iki aydır düşünüyor 
ve karar vermeye çalışıyordum..
ve artık acıya son verdim,
kendime çektirdiğim zulmü 
bitirdim Allah’ın izniyle.
Sana yazmak rahatlatıyor beni 
belki saçma ama olsun.
Onunla ilgili son satırlarım 
bunlar sana.
Fani dünyayı terk edeli tam dokuz
 ay oldu geçen gün.
Anneciğinin gülüşü,duruşu,
bakışı
 tıpkı sen..Ona sarılmak seni 
hissetmek gibi adeta 
meleğim.Metanetle
 dayanmaya çalışıyorlar ve bizde 
manevi desteğimizi üzerlerinden
 eksik etmiyoruz,etmeyeceğiz 
de..
Onların canının yandığı kadar,
binde bir yanmasa da yanıyor içim.
Sanki büyük bir boşluğun içinde
 kaybolmuş gibiyim.Hiç 
görmedim seni belki 
ama sevmek
 için görmek şart 
değilmiş bunu öğrendim.
Seviyorum saf bir sevgiyle seni
 ve ilk defa birisini özlüyorum+ bu
 kadar.Rock müziğin kan ağlıyor 
içi sanki..Sensiz rock dinlemek 
daha bir acı benim için şimdi.
Ruhun üşümesin diye 
gözlerimde biriken akmaya
 hazır gözyaşlarımı içime akıtıyorum
 sürmeli meleğim..Sırf ruhunun 
huzuru için,senin için.İçimdeki
 seni öyle güzel ve derin bir 
yere sakladım ki..Şimdi sen 
yoksun diyorum bazen 
oysaki sen hep içimdeydin 
bırakıp gitmedin ki beni.
Sabahları
 resmine bakıp günaydın 
meleğim diyorum,akşamları
 tatlı rüyalar huzurlu uyu meleğim..
Vuslatın hiçbir zaman 
gelemeyeceğini bile bile
 birgün en azından rüyama 
gelirsin diye beklemekteyim.
Dua zincirleri oluşturduk 
senin için,
bıraktığın yerden devam 
ediyoruz hayata sanki hiç 
gitmemişsin gibi.
Bir ilki yaşadım
 seninle.Bir ölüm bu kadar 
derin etkilemedi daha önce
 beni,oysa ölüm gerçeğini 
bilen biriyim.İnsan 
hazırlıklı
 olamıyormuş sevdiği 
birisini kaybetmeye.
Ölümde yaşam gibi gerçek..
Yaşamın içinde 
keşke ölseydim dedirten 
acılarda yaşayabiliyor 
insan bazen.
Diyenlerden değilim çok şükür.
Keşke demeyi bırakalı çok oldu.
Ölüm karşısında göz yaşlı,
dil suskun,kalp yaralı ve ruh 
boşluğa düşüyor sanki.
Duayla,inançla,bu gerçeği 
zorda olsa kabullenmekle 
ayakta durabiliyor insan.
Dimdik ayaktayım meleğim sabrediyorum,ağlamıyorum 
sadece dua ediyorum ve 
Yüce Yaradan ‘a 
sığınıyorum..
Artık günleri saymıyorum,
ardından ağlamıyorum dayanıyorum,kabulleniyorum 
sadece..ve bil ki en 
çokta seni özlüyorum..Meleğim
 yattığın yerde huzurlu uyu..

 

ÖZLEDİN Mİ BENİ??

 

 

  “Özledin mi beni?” diyorsun.
  Özlemek senin dilinde bir kelime, 
şiirinde bir süs, duyguna bir takı!
  Özlemek senin mutluluğun, 
özlemek senin katığın. Özlemek
 senin her soluk alışında oflayan 
yaşlı kişilerin yaptığı gibi hep 
ağzında sakız olup diline
 yapışan bir alışırlık!
  Gel sen bana sor!
  Gün ola kızıyorum kendime: 
“Neden merhaba dedim, 
seni sevdim diye? 
Hayatımda ne değişti ki?”
  Gün ola gündüz rüyâsındayım; 
bazen o mazgalda, bazen o 
asansöre yakın olan dört 
duvarlı serbestlik diyarında… 
Silkinince rüyâ bitiyor…
Acı gerçek şu! Özlem denilen 
ağın içine takılmış kalmışım.
  İnan… Bir dünya var yaşadığım;
 dış derisi özlemle yoğrulmuş, 
ortasındaki kalın kemerin adı bile 
ekvator değil özlem olmuş…
  Ne güney kutbu, ne kuzey 
kutbu var orada. 
Sadece özlem kutupları.
 İşte o dünyada iki gözüm;
 sen dersen ay, dolunay oluyor… 
Sen
 dersen güneş çıkıyor.
 İşte o dünyada
 sen ne sorsan, ben hayır 
diyemiyorum…
  Sokakları sen planlamışsın, 
caddeler, anayollar, otoyollar hep 
senin hayâlinin hediyesi, verimi…
  Irmaklar akıyorsa, nehirler denize
 kavuşuyorsa; senin sözlerin, özgelerin, dizelemelerin.Ormanlar yeşermiş, 
bulutlar mavi mavi kümeleşmişlerse, 
parkta bir adam ıslık çalıyorsa, 
hep senin marifetin bunlar…
  Gittiğim yollar da senleşmiş inan. 
Radyoma nasıl girdin sahiden?
 Ne güzel de çalıyor yanık yanık! 
Sağlı sollu çiçekler, lambalar hep yeşil…
 Ne marifetlerin varmış meğer!
  Benim anmadığım bu kelime, 
benim dünyam işte. 
İçinde günbegün
 yaşıyorum. 
Ozanım sen çizdin her köşeyi, 
sen kurdun, sen kuşattın gökyüzünü, 
uçaklar bile duruyor sen kal deyince, 
rüzgâr esse biliyorum, senden 
gelen emirle hayat veriyor çiçeklere…”
  Gülü susuz, seni aşksız 
bırakamam” diye çığrınıyor 
Yaşar ÖZEL… 
Ne kadar da güzel öğretmişsin 
ona böyle dokunaklı
 okumasını.
  Ümit Yaşar “Senden geldim,
 seninle gideceğim.” 
diyordu da kıskanıyordum…
  Şimdi dolu dolu yaşıyorum 
onun hislerini, 
bu senin kurduğun 
özlem dünyasında… 
Gel de kahrolma…
  Bir kadeh şarabın tadı yok! 
O eski mezeler, o güzelim 
zevkli şarkılar, 
büyülü akşamlar hep uzun 
parmaklarının hüneri… 
Beni yaşattığın
 bu özlem adlı dünya senin eserin. 
Sakın bana özlemden yakınmayasın, 
senin mayan o!
  Sabah gözümü açınca 
günaydınım, çayıma zeytinim, 
aç mideme
 ekmeğim, sesimin dudaklarımın
 mırıltısı… Sen bitmeyen özlem!

 

AŞK ÖZGÜRLÜK MÜ

TUTSAKLIK MI

 

 

aşkın kendisi özgürdür. 
dilediğinin gönlüne girer ve 
dilediği zaman çıkar. ancak 
aşık olan ya da olunan, işte o
 "aşk"a tutsaktır. son karar
 her zaman "aşk"ındır.


gözler aşkı yaşamakta
 özgürdür. aşkla parlamakla... 
ama aşka bakabilme süreleri
 "aşk"a tutsaktır. son söz yine 
"aşk"ındır.


eller dokunmakta özgürdür. 
okşamakta... avuçlarında 
aşklarının elini, sımsıcak tutmakla.
 ama o dokunuşlarda "aşk"ı 
hissedebilmeleri yine "aşk"a 
tutsaktır.


dudaklar sözlerinde özgürdür.
 öpüşlerinde... "aşk"ın 
ateşiyle yanamazlar özgürce ama, 
çünkü "aşk"a tutsaklardır.


kalp, "aşk"la çarpmakta özgürdür. 
solutmakla... yaşatmakla...
 "aşk"ın kalbi onunla atmasa da 
umursamaz. o çarpar "aşk"la.
 "aşk"a tutsak değildir kalp. 
engelletmez kendini. dilediğince
 "aşıktır" dilediğince "aşktadır". 
"aşk" uçup gitse de içinden, 
ondan bağımsız yaşar yine de 
"aşk"ını. bir kere "aşk"a 
aşık olmuşsa 
bir yürek, ne ferman dinler,
 ne iflah olur... işte "aşk"a tutsak 
olmayan tek o'dur. kalp "aşk"a 
tutsak değildir. kalp "aşk"ta
 özgürdür. kalbin tutsaklığı 
"aşk"a değil, yalnızca 
"zaman"adır.


aşk tutsaklık mı, 
özgürlük mü?


aşk özgürdür.

tutsak olan "aşk" değil, 
aşık olanlardır. 


çünkü son söz 
daima "aşk"ındır...

 

SEVGİYLE KAL...

 

 Kendimle savaşım ve duygularımla 
verdiğim o sayılı mücadele sanırım 
bu gece sona erdi. Ve ben ilk defa 
demir kapıların ardında gizli 
güneşimin senin yüreğine doğmasına 
izin verdim. 
Hiç böyle olmamıştım 
ben bilmem, belki de olmuştum... 

Gökyüzünü izledim bütün gün. 
Ve ağaçları ve kuşları ve seni... 

Öyle huzur dolu ve 
öyle mutluydum ki,
 içimde taşıdığım ve ağır diye
 nitelendirdiğim bu sonsuz 
sevginin aslında beni yenileyen tek
 duygu olduğunu fark ettim her
 tebessümde. Çünkü, gözlerimde
 senin derinliğin, ellerimde senin
 sıcaklığın ve ruhumdaki varlığınla 
beni sen, sadece 
sen yaşatıyordun... 

Ve artık ağır gelmiyordu 
bu sevda bana.
 Özümdeydi ve bir 
parçamdı tıpkı 
senin gibi... 

Aşık olmaktan utanmadım 
bu gece... 

Eskiden hafif derdim
 bu yüce duyguya, 
sadece hafif... 

Belki de gereksiz bulurdum,
 bilmiyorum.
 Kalpte derin, koparması 
zor ve sürekli
 içerilere işleyen korkunç
 bir yara olduğunu 
düşünürdüm aşkın. 
Belki de doğru...Yaraydı. Ama 
gelişimini izlediğin ve kendi
 ellerinle
 iyileştirdiğin bir yaraydı bu. Şimdi, 
kalbimdeki yaranın acısı, 
o yürek
 yanması daha da büyüyor. Bu
 çektiğim acı, sana olan sevgimi 
yüceltiyor, sonsuzlaştırıyor 
adeta...
 Bilmezdim duyguların en 
yücesini bu derde düşmeden
 önce ve hissetmezdim 
hiçbir insanı böyle yüreğimde
 seni sevmeden önce... 

Bu gece odamın duvarları yine 
haykırdı bana, "A p t a l! Bunun adı 
sevda" diye. Ve susturamadım 
kalbimin çığlıklarını... 

Derken göz yaşlarım ve hıçkırıklarım
 bozdu gecenin bütün o güzelim 
sessizliğini ve uyandırdı 
beni tatlı rüyamdan. 
Sen rüya idin, ben rüya idim ve 
yaşam koskocaman bir rüya idi 
yalnızca... Beni sana bağlayansa 
gördüğüm rüyanın en büyülü,
 en şehvetli anıydı sadece... 

Biliyorum, sen hiç bana 
dönmeyeceksin.
 Belki, hiçbir 
zaman cesaretimi toplayıp
 konuşamayacağım seninle; 
Ama senin o büyülü sevginle 
yaşayacağım. Kim bilir... 

Belki de bir gün, bir yerde 
görüşmek ümidiyle... 

Sonsuz Sevgiyle Kal... 
Sevgiyi yüreğinden hiç ama 
hiç eksik etme...

AŞK VE AŞIK

OLMA ÜZERİNE








Zamansızlığın içinden 
çıkıp gelen düşler vardır, 
gecikmişliğe dair olur
 her şey birden, 
keşkelere devşirir kendini 
oysa 
bir süre sonra keşkelerden 
devralır kendini yalnızlık 
ve 
alır başını gider 
adresi belli olmayan ülkelere. 

düştüğüm yerde bulabildiğim 
her dala tutunurum 
dalın sağlam olması 
veya çürük olması 
tutunma zamanın kısa 
veya uzun olması 
hiçbir şeyi değiştirmiyor 
sadece düşmeyi 
yavaşlatıyor o kadar 
düşme devam ediyor. 
düştüğüm yer 
kimi zaman deniz 
kimi zaman bulut 
kimi zaman toprak 
oluyor, 
düştüğümde karıştığım
 ise kendim... 

bana sorsan aşk nedir diye 
belki hiçbir şey 
belki de bir kitap dolusu 
düşünce yumağı derim, 
aslında aşk ait olmaktan
 öte bir duygudur 
sahiplendiğin zaman 
solacak bir çiçektir 
çünkü aitlikler
 terkedilmişlikleri 
ve yitiklikleri doğurur. 
aşk sokulmaktan ve 
sevişmekten de 
öte bir duygudur, 
paylaşmaktır, 
özümsemektir, 
aynı düşü ayrı ayrı zaman
 ve mekanlarda görmek demektir. 
aşk sessizliktir, 
duymayı özlemektir, 
duyunca mesafeleri yitirmektir. 
aşk kayıp bir şehir
 krallığında olmaktır, 
aşk anlaşılmamaktır 
çünkü aşk anlaşılmaz ve
 ulaşılmazlık ifade eder, 
aşk teslim olmamaktır 
teslim olduğunda başlayacak
 bir esaret demektir aşk, 
oysa özgürlük arar insan, 
bağımsızlık ister, 
zamana dair olmak ister 
hem zamana dair olup 
hem aşık olamaz insan 
ya zaman kavramını yitirip
 kaybolur aşkın kollarında 
yada adayıp kendini güneşin 
doğuşuna ve batışına, 
katılır her yeni gün ve 
geceyle bir başka yaşama 

tüm birliktelikler bedenlerin
 kenetlenmesiyle sonlanmamalı 
bedenlerin birleştiği
 yerde tatmin olma vardır 
belki de tatminsizlik 
ve belki de aradığını bulup
 bulamama sorunu 
oysa aranan şey bir tatmin
 olma ve ait olma duygusu değildir... 

herkes denizde balık gibidir 
mevsimliktir ve gelip gider, 
kimi zaman oltaya takılır 
kimi zaman ağa 
sonuçta göreceğin kısacık 
bir zaman diliminden ibaret, 
bazılarını zaman geçirmek için, 
bazılarını ise açlığını 
gidermek için kullanırsın 
oysa aşk balıklar gibi değil 
deniz gibi olmaktır. 
kimi zaman sen balıklarla 
kimi zaman ben balıklarla 
ama hep denizle ve deniz
 olarak ayrı ama birlikte 
olmak demektir AŞK.. 


özlemek dostluktandır 
bu yüzden özletir aşk, 
özlemek beklemenin 
uzunluğundandır 
bu yüzden bekletir aşk, 
özlemek ait olmak demek değildir 
bu yüzden aşk ait olmanın ötesinde 
yalnızlıktır, 
özlemek sınırları kaldırmak demektir 
bu yüzden tüm geçişleri engellenir 
bu kentin ve gecenin... 

yinelerim ve derim ki 
gecelere birlikte 
katılmak değildir aşk, 
aşk 
tüm zamanlarda 
paylaşmaktır bir kitabın
içinde kelimelerden
 oluşan cümleleri, 
ve 
cümlelerden oluşan 
paragrafları.. gerisi, 
kendine çekilmiş 
zamanın içindeki 
yalnızlıklarla ölçülen 

bir terkedilmişlik hikayesidir.
 gel katıl düşlerim
 

KAR YAĞSA BUĞÜN TÜM AŞKLARA

 

 

 

Kar yağsa bugün tüm aşklara.. 
El ele tutuşsa tüm sevdalılar
 kar tanelerinin iç içe geçmesi gibi...

Sevişse ruhlar bütünleşse
 birbirleriyle; ağaçların
 üzerinde elele tutuşan
 buz damlaları gibi... 

Bunalan tüm aşklar uçussa
 gökyüzünde sonsuzluğa
 yelken açar gibi. 

Kaçışsa uzaklaşsa tüm 
düşmanları aşkın kardan 
korkan korkaklar gibi. 

Özgür kılsa kar tüm 
aşkları tıpkı kendi gibi... 


Kar yağsa bugün tüm aşklara.. 
O minik yıldız taneciklerine 
yüklense tüm aşkların günahları. 

Temiz, tertemiz olsa tüm aşıklar. 
Tıpkı kar tanelerinin masumiyeti gibi... 

Kar yağsa bugün tüm aşklara...
Silip süpürse tüm 
ümitsizlikleri, yoklukları, 
yoksunlukları tıpkı yerlerdeki
 tüm pislikleri süpürdüğü gibi. 

Kaplasa üzerini kalın beyaz 
bir örtüyle tüm acıların; tıpkı 
evreni kapladığı gibi... 

Beyaza boyasa tüm siyahları
 yüreklerdeki, tıpkı evlerin 
damlarını apak yaptığı gibi... 


Kar yağsa bugün tüm aşklara...
Yok etse bütün mesafeleri 
lapa lapa yağan
 kar tanecikleri. 

Nasıl öpüyorsa sevdalı bir 
dudağı ücra bir köşede öyle
 öpse dünyanın öbür 
ucundaki sevgiliyi.

Silse zamanı yeryüzünden
 tıpkı ona kapılan yüreklerdeki
fırtınayı dindirdiği gibi. 

Camları buğulandırırken
 nazlı endamıyla, silse 
gözlerdeki buğuyu 
tüm saflığıyla... 


Kar yağsa bugün tüm aşklara.. 
İlk defa güneşin sarı kolları 
kucaklamasın sevgilerini
 diye dua etse sevgililer. 

Erimese karlar hiç 
aşkın üzerinden, 
kalsa bembeyaz bir düş gibi. 

Işık değil aşk ısıtsa sevgilerini. 
Teslim olsalar doğanın kara 
teslim olması gibi aşka tüm aşıklar... 


Kar yağsa bugün 
tüm aşklara..

Zamansız bir zamanda...
Ertelememeyi öğretse sevdalılara. 
Nasıl ki karı izlemek için
 beklenmez; siz beklerken
 o lapa lapa yağan tanecikler bir
 anda diner ; öyledir aşk da , 
bekletmeye gelmez küser gider... 


Kar yağsa bugün 
tüm aşklara...

Uçsuz bucaksızlığın sihirli 
alemine kapılan tüm aşıkların
 dilindeki kilitler çözülse.

İçinde buz olmasa aşıkların 
hüzünleri kar olup yağsa
 sevdalılarının üzerine. 

Kapatsa gözlerini tüm sevenler 
kar yağarken ve kar ile 
özdeşleşse bembeyaz 
bir masumiyetle...

Kar yağsa bugün tüm aşklara, 
lapa lapa, yıldız yıldız, 
bembeyaz düşlerle...

Kar yağsa tek bir kez olsun tüm 
aşıkların yüreğine aynı anda;
aynı kardan aşkı yaratsalar 
tipiye dönen beyaz tanelerle.. 


Kar gibi beyaz ve saf bir 
ömür
ndileğiyle....!
          DOSTLAR

Bir lokma ekmeği 
bölüşmek gelir içinden,
Dostlar vardır,
omuz veresin gelir,
Dar gününde,gönülden,
Ağladı
k
ça parçalanır yüreğin,
Dostlar ki okyanuslar 
gibi engin,
Onunla en fakir
 yürekler bile zengin,
Bir kuş kanadı gibi 
dokundu mu bir kez ruhuna,
Sen kalmaz ortalıkta,ne de ben...
Kısacıktır sendeki konuklukları
Gidişleri kanatır ,acıtır ruhunu,


 

 

 

DOSTLUK DEDİĞİN

 

 

 

 

 

 

 

 

Bugün 1 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol