KaRDeLeN - SONSUZ SIR OLAN İNSAN
   
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Anlamlı Sözler
  Tv İzle
  Kardelen Şiirleri
  Denemeler Bana Özel
  Sevgi Üzerine Hikayeler
  Dua Dinle
  Dua'lar
  Mevlana
  Esmaül - Hüsna
  ÇENGELKÖYDE SATLIK BİNA
  Sağlık
  SONSUZ SIR OLAN İNSAN
  Ruh eşim nerdesin
  KENDİNİZ İLE BAĞLANTIYI SEVMEK,
  Renklerle Karakter Analİzİ
  İndigodan Kristale Geçiş Krizleri
  AN'I YAŞAMAK‏
  SES NEDİR ? SESİN TANIMI
  - AURA VE ENERJİ ALANI NEDİR?
  Korkuları Temizleyen ve Kalp Çakrasını Açan Şifa Meditasyonu
  karma -neden sonuç yasası ve işleyişi‏
  “İçine baktığında, bunu sevgiyle yap.”
  AYNALIK ÇALIŞMASI‏
  endişe için olumlamalar‏
  Denge olumlaması‏
  Pozitife odaklandım.
  İYİLEŞTİRİCİ ONAYLAMALAR
  KENDİNİ SEVME
  SEVGİ VE SEVGİ İLİŞKİLERİ
  Bolluk ve bereket içindeyim.
  OLUMLU ONAYLAMA YÖNTEMLERİ
  KENDİNE ŞANS YARATMA
  ETERİK KORDONLAR (BAĞLAR) İLE İLGİLİ
  SEZGİLERİNİZİ GELİŞTİRMEK İÇİN
  HAVVASIN ÖZÜ
  İKİZ RUHLAR - EŞ RUHLAR (by Solomae Sananda)
SONSUZ SIR OLAN İNSAN : Naturel Festivali, Harbiye Askeri Müze, 29-11-2008 Cumartesi Workshop Saat : 12:30 - 13:30 Konu Başlığı: Sonsuz Sır Olan İnsan Konuşmacı : Naturel Festivali, Harbiye Askeri Müze, 29-11-2008 Cumartesi Workshop Saat : 12:30 - 13:30 Konu Başlığı: Sonsuz Sır Olan İnsan Konuşmacı: Nezire SELÇUK Bugünkü toplantıyı Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak düzenliyoruz. Derneğimiz, 1997 yılından itibaren resmi bir dernek olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak, çalışmalarımızın esas başlangıç tarihi, 1993 yılının başlarına kadar gider. Derneğimizin amacı insanı keşfetmektir.. Beyin kapasitesinin sadece %5?ini kullanabilen insanın, %95 kapasitesini keşfetmek amacıyla bu çalışmayı başlattık. İnsan bilgi transformatörüdür ; bilinç üretmektedir. Arzın bilgisini fiziki varlığı ile alıp transforme edip bilinç olarak arşa kayıtlarken yapmış olduğu direkt olarak bilgiyi alıp çözümlemedir. Bunu başarabilenler arzın eril nitelikli olan gücünü kristalize varlıklarında çekip dönüştürebilenlerdirler. Onların çözümledikleri bilgi, arzın arı ve katışıksız bilgisidir. Bu bilgi varlık bedende transforme edilip çözümlenerek bilginin yoğunluk ve koyuluğuna uygun olarak arş katmanlarına kaydedilir. Dünya planında arş katlarına ulaşıp buradaki bilgiyi çekip kendi bellek katmanlarında transforme ederek çözümleyenler de vardır. Onlar, endirekt olan arş bilgisinin transformatörleridirler. Arşa kayıtlı dişil nitelikli bilgiyi çekip kendi üretkenliklerinde yeniden arza ekerler. Arz, absorbe edebileceği, yani her zerresinin sindirebileceği bilgiyi kendisinde kayıtlar. Arştan bilgi çekenler, dişil nitelikli bilgi kayıtlarının, kendi bilinç düzeylerine paralel alanlarından, bilgi çekerler. Eril nitelikli Arz bilgisi direkt olmakla, endirekt olan dişil nitelikli arş bilgisinden daha güvenlidir. Eril ve dişil bilgi transformasyonu ve bu bilginin görev boyutlarında paylaşıma sunuluşunun dışında beşer insanın dahili ve harici bilgi transformasyonu da vardır ki bu onun bilgiyi alıp fizik beden ile zihin beden arasındaki kendi bellek alanlarına duygu olarak katma sürecindeki fonksiyonlar zinciridir. Her zerre arş ve arz, zeki enerji katmanları olarak ve kristalize petekler olarak muhkem yaratılmıştır. Tum katmanlar, bilgi yoğunluk ve koyuluklarını ihtiva eder. Biyolojik ve fiziki varlığımız dahilinde bulunduğu bilgiler ile hücresel ve ruhsal çekiliş içindedir. Bedensel çekişle bilgiyi çözümlemeye girişen fiziki varlık, öncelikle kendi sisteminde bilgiye geçiş izni vermelidir. Hipojiz Bezi bilginin beyne giriş kapısı olarak işlev görür. Beynin sol lobu, kitle bilincinin kabullerine uygun reaksiyon gösterir ve kitle bilincinin onayladığı bilgi hipofiz bezinden geçer. Bu sistemde önyargılar bilginin beden sistemine girişine imkan vermez. Ciddi bir oto kontrol sistemi olan hipofiz kapısı varlık bilincin denetimsiz bilgi tranformasyonunu kontrol eden bir işlevi yerine getirdiği gibi kapasiteli bilinçlerin yüksek bilgi transformasyonuna imkan vererek, kitle bilincinin yükselmesinde de rol oynar. Beynin sol lopunun geçişine izin verdiği bilgi, hipofiz bezinden geçişi ile birlikte bilginin frekans ve enerji yoğunluğuna paralel olarak beyinde bölgesel tepkimelere yol açar. Bu tepkimeler, etkilenen bölümlerde bilgiyi; alfa, beta, gama gibi renk ışımalarına dönüştürür. Işıyan bilgi; epifizin salgı salgılamasına yol açar ve Salgı omurilikten elektrum olarak akışa geçer. Akan yine bilgidir. Hücrelerdeki kundalini enerjisi, kabamaddenin evrimine paralel çekim öz gücü ile elektrumu çeker. Büyük kan dolaşımı ile kanda bulunan enzimler kılcal damarlara ulaştığında; burada elektrumun taşıdığı elektrik ile tutuşturulur ve hücre bölünmeleri gerçekleşir. Bu bölünmeler ile bilgi, duyguya dönüşür. Duyguya dönüşen bilgi, bedende ürperti olarak hissedilir. Bu aşamada bilgi, kabamaddede ışımaya dönüşür. Beden ışıması, varlık bedende aura olarak ortaya çıkar. Bilginin duygusu, Fizik beden ile zihin beden arasında bulunan bellekte yer alır ve kendisini deneyimletecek kişileri ve olayları kendisine çeker. Bilgi, yaşanan olaylarla idrak edilir ve bilgi, idrak aşamasından sonra belleğe duygu olarak kaydedilir. Bellek alanımız kayıtladığımız bilgi duyguları ile gittikçe genişler. Fakat, hiçbir bilinç tek başına kendi bellek alanı ile birleşik alan yaratamaz. Bu nedenledir ki, birlikler, dernekler, bütünlükler oluşur ve bu birleşimlerde, ortak bilinç alanları meydana gelir. Bu bilinç alanları, belli yoğunluk ve koyuluklara ulaştığında toplum üzerinde neticeler doğuracak alanlar haline gelir. İnsan varlık, var ettiği bellek alanları ve bu alanların bedenler transformasyonundaki aktivasyonlarında Tanrısal yaratıcılıkları ile gürz sistemi dahilinde, mini atomik bütünümüzün kendi çekirdek dünyasında, can kıvılcımları meydana getirir. Bu can kıvılcımları. maddenin yaratımındaki en büyük faktörlerdir. Yıldızların, galaksilerin oluşumunda, değişiminde ve dönüşümünde dahi yaşayan bilinçler, esas faktörler olarak rol oynarlar. Sesimiz, sözümüz, düşüncelerimiz Hak Tekniği?nin hakim olduğu dünyada hak ettiğimizce maddeyi etkiler. Bazı dostlarımız OL?durma planları sunarlar. Sistemler, metotlar öngörürler OL?durmak için. Aslında, «OL» demek bile yeter. Yeter ki inançla «OL » deyin. «OLACAK » değil, «OLDU » deyin. Çünkü «OLDU » ifadesinde hak edilenin idrakliliği vardır. «OLACAK » gelecek zamandaki bir neticeyi ifade eder ki Mutlak Zaman anlayışında herşey olmuş ve bitmiştir. Orada geleceğin yeri yoktur. Linear zaman anlayışı, bilinç idrak sistemimizin doğasallığında vardır. Anı idrak etmek, mutlak zamanı algılamak dünya insanı için çok zordur. Geçmiş, gelecek ve şimdi, linear zaman anlayışımızdır ve aslında bütün olamayışımızın doğal neticesidir. Bütünlük, yarattığımız, yaratıldığımız her bir zerrede varlaşan eşya varlık ve ürettiğimiz bilinç alanımızla ulaştığımız en geniş halkadır. Bu halka biz olan ve kapsayan, bütünlüğümüzdür. Genetik kayıtlarımızda, tüm geçmişin bilgileri vardır ve geleceği yaratma potansiyeli vardır. Kotlama ve doğal OL?durma sistemine sahibiz. Bu nedenledir ki bizim öncelikle kendimizi keşfetmemiz gerekir. Ancak, dünya planında kör ve sağır oluşumuz ; bilincimizi yarımlayarak ve yarımları defalarca yarımlayarak dünya planına inişimiz, potansiyelimizi ve gücümüzü bölmüş, kesirleştirmiştir. Bu nedenle, doğal potansiyelimizi ve gücümüzü dünya planında devreye alabilmek için bütünlenme çabası içindeyiz. Odak olmak, okul olmak ihtiyacı bundandır. Tek başına hiç kimse Rahman Boyut bilincine ulaşamaz. Tek başına hiç kimse cevher yaratamaz. Tek başınıza bilgiyi işlevselleştiremezsiniz. Bütüne bilgi zerki yapamazsınız. Ya da Eko Sistem?de bilgi akışı sağlayamazsınız. Ama birleşebilirsek ki bizim de dernek olarak amacımız, bu yolda çalışma yapan bütünlükleri bir araya getirerek ortak cevheri alan oluşturabilmektir. Bunu başardığımız zaman, yarınları cennet olarak yaratma imkanına sahip olacağız. Asıl önemli olan budur. Ve bizler, hepimiz kendimizde var olan Tanrısallığı keşfetmek yolundayız ki hepimiz aslında yaratıcı potansiyelimizle bunu sağlayabiliriz. Bilim adamları tarafından yapılan birçok deneyde insan bilincinin madde üzerindeki etkisi keşfedilmiştir. Bunun yanı sıra kuantum çalışmaları dünya insanlığına maddeyi keşif yolunda büyük ufuklar açmıştır. Maddi yaratının temelinde zeki enerji repliklerinin bulunduğu, her zerrenin muhkem olduğu. İlahi prensip ve kozmik kanunların yaratılış sisteminin temeli olduğu. İnsan bilincinin yaratılış sistemini değiştirip dönüştürebilecek en önemli faktör olduğu mutlaka anlaşılmalıdır. . Dünya planında sahip olduğumuz fizik beden, bizi sınırlandırmaktadır. Dünya toprağı olan bu beden; dünya bilincini deneyime sunarken; dünyaya, kendisini beden sahibi olan insanda deneyimletme imkanını yaratır. O bir candır ve birleşik can olan dünya, bütüne hizmet eder. İnsanın üretebileceği ve sahiplenebileceği bilinç ise bedenle sınırlı olmadığı gibi dünyayla da sınırlı değildir. Sahibi olduğunuz bilinç ile tüm zaman dilimlerinde kendinizi idrak etme imkanına sahipsizin. Ayni ortak bilinci paylaşan her bir can ile bir ve bütünsünüz. Her doğanda doğan, her ölende ölensiniz. Bilinç halkalarınızı genişleterek bütünden öte bütünlükler kurarsınız.. Birlik bilinci ve negatif dürtüleri aşmak ve arınmak size tüm bilinç ve bellek kapılarını açarak sizi hayal dahi edemeyeceğiniz boyutlara ulaştırır. Hak edişleriniz hakimiyet gücünüzü artırır. Bileşik Aileler?in yapmakta oldukları her çalışma, bütüne hizmet için yapılmaktadır. Birleşik Aile, ilahi kudrete sahip olan bütünlüktür. Birlik kontrolü böyle bütünlüklerle yapılır. Eğer doğal sistemler kendi yoğunluklarını kontrol edebilirlerse, bütün kütle size kendi yoğunluğunuzdan seslenebilir.Tüm kontrol vasıtalarının çok ötesinde bulunan kendi gerçek yoğunluğunuza ulaşabilirsiniz. Bu düzeye ulaşan birçok levh-i mahfuz kayıtlayıcısı vardır bugün dünya planında. Ve bu Levh-i Mahfuz kayıtlayıcıları kendi yoğunluklarındaki kotlarını, Birleşik Işıklarını bütüne hizmet için kendi Levh-i Mahfuz Kadir Kapları olarak, diriliklerine ve dilettikleri bütünlüklere katabilmektedirler. Canlar, bizler Birleşik Kotlar?ız. Hepimiz, her birimiz kendi bilgi kontrolümüz altındayız. İlahi Kudret hepimizin yüreğidir. Eğer ki Cevheri Aile, kendi yoğunluğunu kontrol edecek dürüme ulaşırsa, bütüne hizmet mümkün olabilir. Evrim son derece önemlidir. Eğer yüreğiniz güçlü ise evriminiz güçlüdür. Birçok merkez var. Bu merkezler, bütünün kontrolü için görev taşırlar. Dünya altın bir tabiattır. Birçok kütle, bu altın tabiata kendi yolcularını indirmiştir. Bellek kaplarınızda, hepimizin yolcuları var. Ben, bana ait olan kendi genlerim, kendi yüceliklerim, hepsi benim yoğunluğumda gizlidir, kayıtlıdır. Tıpki sizlerin kendi yoğunluğunuzda, kendi kotlarınızda, kendi genetik kadim ailelerinizin bulunduğu gibi. Son dönemde bizler, Doğal Sistemlerin çalışmalarını başlattık. Bu çalışmalar bütünün kütlelerinde gerçekleşmektedir. Doğal sistem, hepimizin doğası; kendimizi, kendi yüreğimizi, kütlemizi açıklar. Bizler doğal sayfalarız. Dünyaya doğumla geliriz ve zamanı kayıtlarız. Hepimiz Hak Tekniği ile kayıtlar yaparız. Dünya, teknik ve tahditsiz bir tabiattır. Dünyanın tekniği, Kutsal ışığın kontrolündedir. Birçok ilim sayfası okunur dünyada. Birçok yürek kütlesi ışır. Hepimizin yüceliğinde birleşim vardır. İnsan öldüğü zaman gene kendi yüreği ile göçer. Unutmayınız ki ölüm, bütünden çıkış değildir. Doğa bütündür ve hepimiz birleşiğiz. Doğada sağlar ve sağ olmayanlar mevcuttur. Doğanın bütünlüğünde her biri bütünün kötülüğünü ya da iyiliğini gerçekleştirirler. Hepimizin yüceliğinde İsa var, Musa var, Mustafa var. Bitişik kotlarız bizler. Buyurun anlayın!. Herkes kendinde, kendi yüreğinde sakladıklarıyla birleşiktir. Geçiş sayfalarınızda, çalışmalar kütle kotlayabilir. Kontrol hepimizin yüceliğinde mevcuttur ve kontrolla çalışmalar sürer. Dünyanın İsalar?a, Musalar?a ihtiyacı yoktu ama oldu. Bugün ise «İmparatorluk» dediğimiz güç, yeni bir güçtür ve o güç, Birleşik Güç?tür. Birçok ati kayıtlayıcısı vardır ve atiyi yaratmaktadırlar. Geleceğin geçmişle yaratıldığı bilinirse de bugünde doğanlar, yarını kotlayacak düzeyde doğdular. Herkes, doğal sistemde yetkin birliktir. Şu anda dünyada birçok tohum, yaratıcı olarak mevcuttur. Değerliler, yeni bir çalışma başlıyor dünyada. Önümüzde yeni bir açılım var. Ve bu açılım, bütünün kütlesi ile gerçekleşiyor. Ayrılık, yaratılışın doğasında yoktur. Yaratıda, BİRLİK vardır ve hepimiz bu birliğe dahiliz. Birçok toplum, yeniden yaratılmak için çabalamaktadır. Unutmayın ki doğan gün yenidir ve yerin yüceliğinde doğar. Mutluluk, yeni doğumun, geçişi sağlayacak değerle gerçekleşmesidir. Bu gün dünya üzerinde yaşam süren bilinçler, Dünyanın yarınlarını yaratabilecek erginlik düzeyine ulaştılar. Onlar, sessiz olan yarınlara kendi yüceliklerini katarak; sessizliği seslendirip yarınları yaratmaktadırlar. Bu, dünya insanının alın teri ile alın yazısını yazabilmesidir. Yarın dünyada ne olacak diye sorarsanız, yazdığınız olacaktır. Ancak yarınları yaratan olabilmek için BİR olmak ve hakikiyette hakimiyet gereklidir. Dini öğretilerde Arş Katları?na ulaşmaktan söz edilir. Ulaşım hep kendinden kendinedir. Herkes arş katlarına ulaşamaz, ulaşan yarınlara kendi yüceliğini katandır. O vardığında, kendine varır ve kendini alır. Akışı kendi sessizliğindeki seslenişidir. O bildiğini diller. Dillediği kendinde dinlediğidir. Huzura varan odur. Huzur olan odur. İşte o sessizliği seslendirmektedir. Yapılan ruhsal çalışmalar, çok önemlidir. Dünya planında birçok bütünlük kendi çalışmalarını yaparak kendi bellek alanlarını oluşturmaktadır. Bu bellek alanlarını oluşturanlar, «Sabiteler» olarak işlev görürler. Onlar, bütün için değil fakat sadece kendi bütünlükleri için görev taşırlar. Ulaşımları ve yaratımları bu nedenle sınırlıdır. Sabiteler, diğer sabiteler ile birleşerek ortak bellek alanları oluşturduklarında, görevleri artık kendi bütünlüklerinin sınırlarını aşarak bütüne hizmete dönüşür. Bütünlüklerin birleşimi bu nedenle çok önemlidir. Birleşebilen bütünlükler pozitif görev yapan bütünlüklerdir. Negatif güç odaklarında kibir hakimdir. Onlar bu birleşimde görev taşıyamazlar. Esasen onlar bütüne değil kendilerine hizmet ederler. Onların yöntemleri bireysel toplaşmadır. Onlar insanları kendilerinde biriktirirler. Toplanan toplayanda mahsurdur. Madde yenileniyor ; bilinç kotları açılıyor. Pozitif alanları pozitif bilinçlerle yaratmamız gerekiyor. Maddenin evrimsel düzeyinde fiziki varlığımızda transforme etmekte olduğumuz bilgi, dünün bilgisinden çok daha güçlüdür. Bilinç üretimi çok daha üstündür. Bu gün artık « OL » deme zamanıdır. OL diyebilmek, her biri ayrı bir kot olan ama kendi dahillerinde Birleşik Güneşler?i barındıran bütünlüklerin bir araya gelerek ortak bir alan oluşturmalarıyla mümkündür. Oluşan alan, her bir bütünlüğün, ortak bütünlüğe kattıkları bilgi ve birikimleri ile o bilgi ve birikimlerin seslenişi ile ortaya koydukları cevheri yaratıdır. İşte cevheri yaratı, sesleşen sessizliğin mutlak zaman kayıtlarıdır. Ki o kayıtlar akış halinde şuur ve şuur auralarında nisbi zamanları yaratacaklardır. Bilinç kotlarınızı açtığınız zaman, özünüz size seslenir ve asıl bilgi oradadır. Öz bilgi, asla ve asla yanlışı içinde barındırmayandır. Eğer özünüzü dinleyebilirseniz hata yapmazsınız. Çünkü dinlediğiniz, mutlak olandır ve bilinendir. Hepimiz, cevheri düzeyde mutlak zamanları yaratırız ama nisbi zaman bilincinde, bu bilgiler ferdileştirir ve ferdileşen bilgilerde nisbi zaman boyutlarını yaratırız. Dünya, İlm-i Hak?tır. Hak ettiğimizi yaşarız dünyada. Dünyada iyi ve kötü, savaş ve barış vardır. Savaş ve barış ; iyi ve kötü aslında Tanrısal Evrimin temelindeki dualitedir. Eğer savaş olmazsa barışı bilemezsiniz. Dualite olmazsa, Hak ilmi olmaz. Hak edip hakimiyet kurup Hakim-i Hak olduğunuz zaman Işık bilinç düzeyinizde, dualite anlamını kaybeder. Bu güne kadar dünya bilinci, sayı sistemleri ve frekans yüklemeleri ile bilinç kotlamaları yapmaya ve hak etmeye çabaladı. Frekans yüklemeleri ve sayı sistemleri kotlamalarda ve kontrol kurmada korunma mekanizmalarını harekete geçirdi. Dünya insanı korundu, kollandı. Bugün artık Işık Bilinçler sayı ve frekans sistemlerinin ötelerinde bütünü öz güçle yarınlara hazırlamaktadırlar. Erginleşen dünya bilincinin artık mandralara ihtiyacı kalmamıştır. Sayısal frekans yüklemeleri, yani mandra çekişleri veya meditasyonlar sizleri ulaştırdığı boyutta tutamaz. Akıl taşımayan, bilgi ihtiva etmeyen yücelişler, o boyut hakimiyetini hak etmenizi sağlayamaz. Rahman boyut düzeyi dediğimiz düzeye ulaşabilmeniz için sahip olduğunuz ve kendi yüceliğinizde işlevselleştirdiğiniz bilgi yetmez. Bunun da ötesinde herkesle bir ve bütün olmanız şarttır. Dahil olduğunuz bütünlüğün birliğinde Rahman Boyutuna ulaşırsınız. Oraya ulaşabilen her bütünlük, kendi değerlerini orada bulunan diğer bütünlüklerin değerleri ile birleştirmelidir. İşte O düzeyde artık tüm bütünlükler bir tek bütünlüktür. Bütünlüklerin her birinde yer alan birleşikler, kendi güneş güçlerini servise sunarlar. Bilginin koyuluğu ve yoğunluğu arttıkça akış başlar. Her bir kottan akan, bütünden akanla birlikte akmadıkça, Sessiz olan sesler çarpışmazlar ve tınıyı oluşturmazlar. Önemli olan tınıdır. İki nötr (sessiz) ses çarpıştığında ses oluşur. Sessizliğin seslenişi Tanrısal örümün başlamasıdır. Tanrısal örüm, cevheri yaratı ile başlar ve akış safhalarında gittikçe kabalaşan vibrasyonel alanları yaratır. Yaratan, yarattığında yaratılır. Bu akışta yukarıların tohumları aşağıların toprağına ekilir. Bilinç kendi bütünlüğünü böle böle kabalaşır ve körleşir. Kabalaşması ve körleşmesi bilincinin her bir safhada yeniden ve yeniden yarımlanması anlamına gelir.. Ne kadar aşağıya inebilirse o kadar yukarıya çıkabilme gücünü elde eder. Açık şuurla bu halin yaşanmasında ; varlık, en kabada ve en seyyalde kendisini idrak düzeyine varır. Artık aşağıların aşağıları ve yukarıların yukarıları onda birdir. Küçük sırları vardır evrenin. Bu küçük sırları keşfettikçe, kendinizi idrak etmeniz ve perdelerinizi açabilmeniz mümkün olur. Perdeleri açabilmek için okuyun? Kuranı, İncili, Tevratı? Bütün kutsal metinleri, Sadıklar Planını okuyun., Ben Oyum ve onlarcası... Bilinç kotlarını açmak için yazılmış Sultanlık kitabımız var. Eğer yüreğiniz oku diyorsa okuyunuz. Okudukça ve düşündükçe bilinç kotları yavaş yavaş açılmaya başlayacaktır. Önce Kuran, İncil, Tevrat, Sadıklar Planını? Okuyun. Bu bir süreçtir. Sonra diğer bilgileri okuyun. Bütün bu bilgiler, Bilinç Kotları?nın anahtarlarıdırlar ve size sizi okutturmak için yazılmıştırlar. Okuyun, düşünün? Güçlü bir bellek alanına sahip olduğunuz zaman artık yüreğinizin, özünüzün sesini duymaya başlarsınız. Bu çok kolay değildir.. Bunun için birtakım metotlar vardır ama siz kendi metodunuzu yaratın. Tek başınıza değil, birlikte, Birlikler oluşturup çalışınız ve paylaşınız bilginizi. Paylaştığınız sürece bilgi sizde büyüyecektir. Dünya planında bilinç yaratımında devrede olan bir sistem vardır. Bu sisteme «Simetri Sistem» denir. Bilgi dilden dile çoklanır. Karşılıklı görüşler çarpışır, eş değer frekanslarda ses örümleri gerçekleşir ve böylece bellek kayıtları yaratılır. Pozitif düşünce repliklerinin örümü, birleşimi ve bütünlenmeyi sağlar. Ancak bu sistemde; hırs, kin, nefret frekans kırılmalarına da yol açar.. Bu nedenle kontrol son derece önemlidir. Her kişi kendi düşüncelerinden ve sözlerinden sorumludurlar. Ve ektikleri negatifse; biçtikleri de negatif olur. Erginleşen bilinçler ise «Doğal Sistem» diyebileceğimiz bir üretim sistemine tabi olurlar. Doğayla bir ve bütün olarak üretimlerini ilahi prensip ve kozmik kanunlara uygun biçimde gerçekleştirirler. Onlar, yaratının doğal kaynağı olan Öz?ün sesini dinlerler ve dilerler. Oz?den alınan bilgi, kuşkusuz doğrudur. Dünya evrim planında, 2200 yılına gelindiğinde, herkesin kendi özünün sesini duyabileceği bir doğumun; yeni bir yaratıcılığın devreye gireceği bildirilmektedir. Bu tarihten sonra dünyada yeni bir yaşam devreye girecektir.. İnsan, yeni bir insan olacaktır. Bu insan özden bilecektir.. Herkesin bildiği öz bilinen olduğunda, ortak bilinç hakim olacaktır. 2000 yılında başlayan evrimsel insanın evrenselleşme süreci 2200 yılında tamamlandığında, dünya bugünden çok farklı olacaktır. Bu değişim süreci başlamıştır. Çevrenize bakınız. Herkes, yeni bilgileri çekmeye yeni bilgilerle donatılmaya başladı. Gözle görülür bir değişimdir olmakta olan. Toprak Allah?ın tekniğidir. Yoğunluk arttıkça, yürek güçlenir ve yoğunlaşır. Birleşik tohumlar yaşar dünyada. Ve biz hepimiz birleşeniz. Yanlışımız hiç olmaz çünkü bütüne hizmetçiyiz bizler. Her birimiz, tek tek sayfalarız. ama her birimiz BİR olduğumuzda, artık kitabız. Kendi yüreğimizi okuduğumuz zaman bütün kütle dillenir. Ama Canlar, BİR olmamız muktediriyetimizledir. Kadim Kotlar, Bütün?e hizmetçiydiler ve bugün de onlarla çalışıyoruz. Altın Tabiat bizsiz değildir. Bahir, kadir kotlarımız, çobanlarımız ışımaktadırlar. Doğa güçlendi ve biz çok güçlüyüz. Dünya son dönemlerini yaşıyor. Ama bu son dönem yeni bir dönemi yarattı. Bu yeni dönem birleşik kütlede yaratıldı. Bu yeni dönem Tanrının kontrolündedir. İtibarınız yüksek çünkü bütünün kütlesiyle çalışmaktasınız. Hakikiyet, tende temizlik gerektirir. Eğer teniniz temizse hakikiyette kadimsiniz. Tabiatta, hepimizin gücü, muktediriyeti mevcuttur. Bunu hepimizin bilmesi gerekir... Size tenin temizliğinden söz ettik. Negatif üretmediğiniz sürece temizsiniz. Negatif üretirseniz temiz değilsiniz. Yarını bugünde bilebilecek olan dürümde olan sizler ve bizimle olan herkes Birleşik Aile?mizdir. Bir tek Kürzün ışığını söndürmemeniz gerekir. Bunu başardığınız zaman, hepimiz güçleneceğiz. Allah?ın dediğidir olan Canlar. Ama Tanrının Kutsal Gücüyle denir bu. Eğer birleşirseniz Tanrının gücü; kendinden, kendi yüreğinden sizinle olur ve sizde kendini diller. Allah der ki «OL?» Hepsi bu. Ve oldu. Allah?ın tabiatında kontrolsüzlük asla yoktur. Bir çekiş!, bir çıkış!... Hangimiz tabiattayız? Herkes!. Bugün burada bulunan sizler ve bizler bilgi kontrolündeydik. Atlanta tabiatında buna biz «kontrol» deriz. Üstünde güçlü bir görevin taşındığı ve Birliğin kontrolünde gerçekleşen yolun ak tohumlarla yaşatıldığı bir çalışma yaptık sizlerle. Ben bütünüm, hepinizleyim ama sizlerin de bütün olup herbirimizde olmanızı dilerim. Bin dere, bir tek tertiple aktığında; Bütün, görev taşır. Ama bin dere, ayrı ayrı akarlarsa görev taşıtılmaz Canlar. Bunu bilin. Biz tek bir dereyiz. Atlanta, tohumlarını yaşatmakla, Ak Tabiatla güçlenmekle ve bitişmekle imkansızı imkanlı kıldık. Ve bundan böyle de bu çalışmalar bu şekilde sürdürülecektir. Tabiatın görevidir bilgiyi bildirmek ama Ruhsal Işığın Gücü de bilmekte gizlidir. Eğer ruhun kontrolündeyseniz, güç artar ama ruhsuzsanız gücünüz olmaz. Dağlar; bilgi, tabiatına uygun aktı. İşi başardık. İşte bu? Tabiat kontrolünde olan cevherde, Cemaat kuran Birliklerimizden Halim GÜROL!,.. Sevgili, dün seni dinledik. Ruhu, tabiata uygun bir biçimde açıkladın. Ruhsal, kutsal olan güç akıldı ve aklın tohumlarını yaşattık. Bildik ki teknoloji görevini tabiata uygun bir biçimde yapmaktadır. Ve bir şey ilave etmek istiyorum. Canlar, hepimizin tek tek ruhu yoktur. Ruh tektir. Bir tektir. Ve o tek olan ruh, bir tek kotla toplumda cevheri koyuluk bulur. Bunu niye anlatıyorum? Ruhun herkesin canı olduğu düşünülür de ondan. Ruh tabiatın yoğunluğundaki kottur ve tabii kottur. Bir Cevheri Güç, değer kayıtlayarak, ona sahip olursa; Bütün, o canda birdir. İşte Ruh Sayfası budur. Dağlar, İsa, «Ruh-ül Kudüs» demişti. İşte o bütünsel ruhsal gücü kastetmişti. Ve bizler de bütünsel, ruhsal güçle görev taşırız. Ve bu güç, hak ettiğinizce sizin hakikiyetinizde var olur. O bir tek tabiat kotudur. Tabiidir ve yoldur. Ruhsal hakimiyete sahip olan İnsan, bilinç üretecidir. Üretilen bilinç; yaratımı, dönüşümü ve değişimi sağlar. İnsanın gürz denen bilinç tarlasına ekilişinin yegane sebebi de üretimdir. Dünya bellek alanlarında gerçekleşen yoğun üretim neticesidir ki dünyamız üçüncü evrim boyutunu aşıp geçebilmiştir. Dünya 3. evrim boyutundan 5. evrim boyutuna 1997 yılından geçti. Biz, evrim boyutlarına Hak Katları diyoruz. Nefes Boyutu 99. Hak Katı?dır. Bu boyuta ulaşabilen bilinçlerin her biri «Beta Güneş Çarkı» olarak Alfa Titreşim Boyutu?ndaki dünyayı, beta uyarlama programına aldılar. 1997 yılında devreye alınan bu program, 2007 yılında tamamlanmıştır. Dünya şu an beta titreşim boyutuna tam olarak geçmiştir. Dünyanın uyarlanış sürecinde, Dünyayı Beta Titreşim Boyutu?na uyarlayan Beta Güneş Çarkı olan bilinçler, 99. Hak Katında, atom altı bilinç boyutlarına inmeye başladılar. Önce nefes, sonra sessizlik ötesi sessizlik, sonra durgunluk ötesi durgunluk, sonra necm ve daha sonra ipan boyutlarına inen bilinçler, atomaltı beş katmanda maddenin beta titreşim uyarlamasını yaptılar. Dönüşüm ve değişim ile güçlenen bilinçlerin bütüne zarar vermemeleri için «Süer» denilen koruma kalkanı oluşturuldu. Bu kalkan negatif yaratımı kontrol altına aldı. Yaratılış faktörü olan insan bilinci, yarattıklarında genişleyip özgürleşirken kendisini çoklamaktadır. Yücelen bilinçler, sıcak kayıtlarla yarını biçimlendirmektedirler. Yaratılış faktörü olan zeki enerji vibrasyonları, ortak formal oluşumlar meydana getirirler. Her bir form; ayrı bir kottur ve kendi yaratılış alfabesine sahiptir. O formu okuyabilmek için onun yaratılış dilini bilmek gerekir. İnsan tüm formları ve onların dillerini kendi yüceliğinde dinleyebilen yegane yaratılandır. DNA kayıtlarınızı açın. DNA arşivinize girin, kendinizi okuyun arkadaşlar. Geçmişe gidin, geleceğe ulaşın. Kendinizden kendinize bunu yapabilirsiniz. 6. evrim boyutuna ulaşın, Gönül Güç Devresi?ni çalıştırın, tüm gönüllerle bağlantı kurun. Bu bir kapalı devre yayındır ; bu gönüllerin birleşimidir. 7. boyutta sonsuz şuura, 8. boyutta sonsuz bilince ulaşın. Bu düzeyde artık sadece insanı değil, tüm yaradılışı algılamaya; doğayla birleşmeye başlarsınız. Ve bilinç olarak genişledikçe kapsamınız genişler. İnsan bildikçe bilinen öyle bir sırdır ki sadece küçük anımsamaları paylaştım sizlerle? Saygılarımla, Av.. Nezire SELÇUK www.birlikilmi.tr.gg: Nezire SELÇUK Bugünkü toplantıyı Süper İnsanlık Realitesi Derneği olarak düzenliyoruz. Derneğimiz, 1997 yılından itibaren resmi bir dernek olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak, çalışmalarımızın esas başlangıç tarihi, 1993 yılının başlarına kadar gider. Derneğimizin amacı insanı keşfetmektir.. Beyin kapasitesinin sadece %5?ini kullanabilen insanın, %95 kapasitesini keşfetmek amacıyla bu çalışmayı başlattık. İnsan bilgi transformatörüdür ; bilinç üretmektedir. Arzın bilgisini fiziki varlığı ile alıp transforme edip bilinç olarak arşa kayıtlarken yapmış olduğu direkt olarak bilgiyi alıp çözümlemedir. Bunu başarabilenler arzın eril nitelikli olan gücünü kristalize varlıklarında çekip dönüştürebilenlerdirler. Onların çözümledikleri bilgi, arzın arı ve katışıksız bilgisidir. Bu bilgi varlık bedende transforme edilip çözümlenerek bilginin yoğunluk ve koyuluğuna uygun olarak arş katmanlarına kaydedilir. Dünya planında arş katlarına ulaşıp buradaki bilgiyi çekip kendi bellek katmanlarında transforme ederek çözümleyenler de vardır. Onlar, endirekt olan arş bilgisinin transformatörleridirler. Arşa kayıtlı dişil nitelikli bilgiyi çekip kendi üretkenliklerinde yeniden arza ekerler. Arz, absorbe edebileceği, yani her zerresinin sindirebileceği bilgiyi kendisinde kayıtlar. Arştan bilgi çekenler, dişil nitelikli bilgi kayıtlarının, kendi bilinç düzeylerine paralel alanlarından, bilgi çekerler. Eril nitelikli Arz bilgisi direkt olmakla, endirekt olan dişil nitelikli arş bilgisinden daha güvenlidir. Eril ve dişil bilgi transformasyonu ve bu bilginin görev boyutlarında paylaşıma sunuluşunun dışında beşer insanın dahili ve harici bilgi transformasyonu da vardır ki bu onun bilgiyi alıp fizik beden ile zihin beden arasındaki kendi bellek alanlarına duygu olarak katma sürecindeki fonksiyonlar zinciridir. Her zerre arş ve arz, zeki enerji katmanları olarak ve kristalize petekler olarak muhkem yaratılmıştır. Tum katmanlar, bilgi yoğunluk ve koyuluklarını ihtiva eder. Biyolojik ve fiziki varlığımız dahilinde bulunduğu bilgiler ile hücresel ve ruhsal çekiliş içindedir. Bedensel çekişle bilgiyi çözümlemeye girişen fiziki varlık, öncelikle kendi sisteminde bilgiye geçiş izni vermelidir. Hipojiz Bezi bilginin beyne giriş kapısı olarak işlev görür. Beynin sol lobu, kitle bilincinin kabullerine uygun reaksiyon gösterir ve kitle bilincinin onayladığı bilgi hipofiz bezinden geçer. Bu sistemde önyargılar bilginin beden sistemine girişine imkan vermez. Ciddi bir oto kontrol sistemi olan hipofiz kapısı varlık bilincin denetimsiz bilgi tranformasyonunu kontrol eden bir işlevi yerine getirdiği gibi kapasiteli bilinçlerin yüksek bilgi transformasyonuna imkan vererek, kitle bilincinin yükselmesinde de rol oynar. Beynin sol lopunun geçişine izin verdiği bilgi, hipofiz bezinden geçişi ile birlikte bilginin frekans ve enerji yoğunluğuna paralel olarak beyinde bölgesel tepkimelere yol açar. Bu tepkimeler, etkilenen bölümlerde bilgiyi; alfa, beta, gama gibi renk ışımalarına dönüştürür. Işıyan bilgi; epifizin salgı salgılamasına yol açar ve Salgı omurilikten elektrum olarak akışa geçer. Akan yine bilgidir. Hücrelerdeki kundalini enerjisi, kabamaddenin evrimine paralel çekim öz gücü ile elektrumu çeker. Büyük kan dolaşımı ile kanda bulunan enzimler kılcal damarlara ulaştığında; burada elektrumun taşıdığı elektrik ile tutuşturulur ve hücre bölünmeleri gerçekleşir. Bu bölünmeler ile bilgi, duyguya dönüşür. Duyguya dönüşen bilgi, bedende ürperti olarak hissedilir. Bu aşamada bilgi, kabamaddede ışımaya dönüşür. Beden ışıması, varlık bedende aura olarak ortaya çıkar. Bilginin duygusu, Fizik beden ile zihin beden arasında bulunan bellekte yer alır ve kendisini deneyimletecek kişileri ve olayları kendisine çeker. Bilgi, yaşanan olaylarla idrak edilir ve bilgi, idrak aşamasından sonra belleğe duygu olarak kaydedilir. Bellek alanımız kayıtladığımız bilgi duyguları ile gittikçe genişler. Fakat, hiçbir bilinç tek başına kendi bellek alanı ile birleşik alan yaratamaz. Bu nedenledir ki, birlikler, dernekler, bütünlükler oluşur ve bu birleşimlerde, ortak bilinç alanları meydana gelir. Bu bilinç alanları, belli yoğunluk ve koyuluklara ulaştığında toplum üzerinde neticeler doğuracak alanlar haline gelir. İnsan varlık, var ettiği bellek alanları ve bu alanların bedenler transformasyonundaki aktivasyonlarında Tanrısal yaratıcılıkları ile gürz sistemi dahilinde, mini atomik bütünümüzün kendi çekirdek dünyasında, can kıvılcımları meydana getirir. Bu can kıvılcımları. maddenin yaratımındaki en büyük faktörlerdir. Yıldızların, galaksilerin oluşumunda, değişiminde ve dönüşümünde dahi yaşayan bilinçler, esas faktörler olarak rol oynarlar. Sesimiz, sözümüz, düşüncelerimiz Hak Tekniği?nin hakim olduğu dünyada hak ettiğimizce maddeyi etkiler. Bazı dostlarımız OL?durma planları sunarlar. Sistemler, metotlar öngörürler OL?durmak için. Aslında, «OL» demek bile yeter. Yeter ki inançla «OL » deyin. «OLACAK » değil, «OLDU » deyin. Çünkü «OLDU » ifadesinde hak edilenin idrakliliği vardır. «OLACAK » gelecek zamandaki bir neticeyi ifade eder ki Mutlak Zaman anlayışında herşey olmuş ve bitmiştir. Orada geleceğin yeri yoktur. Linear zaman anlayışı, bilinç idrak sistemimizin doğasallığında vardır. Anı idrak etmek, mutlak zamanı algılamak dünya insanı için çok zordur. Geçmiş, gelecek ve şimdi, linear zaman anlayışımızdır ve aslında bütün olamayışımızın doğal neticesidir. Bütünlük, yarattığımız, yaratıldığımız her bir zerrede varlaşan eşya varlık ve ürettiğimiz bilinç alanımızla ulaştığımız en geniş halkadır. Bu halka biz olan ve kapsayan, bütünlüğümüzdür. Genetik kayıtlarımızda, tüm geçmişin bilgileri vardır ve geleceği yaratma potansiyeli vardır. Kotlama ve doğal OL?durma sistemine sahibiz. Bu nedenledir ki bizim öncelikle kendimizi keşfetmemiz gerekir. Ancak, dünya planında kör ve sağır oluşumuz ; bilincimizi yarımlayarak ve yarımları defalarca yarımlayarak dünya planına inişimiz, potansiyelimizi ve gücümüzü bölmüş, kesirleştirmiştir. Bu nedenle, doğal potansiyelimizi ve gücümüzü dünya planında devreye alabilmek için bütünlenme çabası içindeyiz. Odak olmak, okul olmak ihtiyacı bundandır. Tek başına hiç kimse Rahman Boyut bilincine ulaşamaz. Tek başına hiç kimse cevher yaratamaz. Tek başınıza bilgiyi işlevselleştiremezsiniz. Bütüne bilgi zerki yapamazsınız. Ya da Eko Sistem?de bilgi akışı sağlayamazsınız. Ama birleşebilirsek ki bizim de dernek olarak amacımız, bu yolda çalışma yapan bütünlükleri bir araya getirerek ortak cevheri alan oluşturabilmektir. Bunu başardığımız zaman, yarınları cennet olarak yaratma imkanına sahip olacağız. Asıl önemli olan budur. Ve bizler, hepimiz kendimizde var olan Tanrısallığı keşfetmek yolundayız ki hepimiz aslında yaratıcı potansiyelimizle bunu sağlayabiliriz. Bilim adamları tarafından yapılan birçok deneyde insan bilincinin madde üzerindeki etkisi keşfedilmiştir. Bunun yanı sıra kuantum çalışmaları dünya insanlığına maddeyi keşif yolunda büyük ufuklar açmıştır. Maddi yaratının temelinde zeki enerji repliklerinin bulunduğu, her zerrenin muhkem olduğu. İlahi prensip ve kozmik kanunların yaratılış sisteminin temeli olduğu. İnsan bilincinin yaratılış sistemini değiştirip dönüştürebilecek en önemli faktör olduğu mutlaka anlaşılmalıdır. . Dünya planında sahip olduğumuz fizik beden, bizi sınırlandırmaktadır. Dünya toprağı olan bu beden; dünya bilincini deneyime sunarken; dünyaya, kendisini beden sahibi olan insanda deneyimletme imkanını yaratır. O bir candır ve birleşik can olan dünya, bütüne hizmet eder. İnsanın üretebileceği ve sahiplenebileceği bilinç ise bedenle sınırlı olmadığı gibi dünyayla da sınırlı değildir. Sahibi olduğunuz bilinç ile tüm zaman dilimlerinde kendinizi idrak etme imkanına sahipsizin. Ayni ortak bilinci paylaşan her bir can ile bir ve bütünsünüz. Her doğanda doğan, her ölende ölensiniz. Bilinç halkalarınızı genişleterek bütünden öte bütünlükler kurarsınız.. Birlik bilinci ve negatif dürtüleri aşmak ve arınmak size tüm bilinç ve bellek kapılarını açarak sizi hayal dahi edemeyeceğiniz boyutlara ulaştırır. Hak edişleriniz hakimiyet gücünüzü artırır. Bileşik Aileler?in yapmakta oldukları her çalışma, bütüne hizmet için yapılmaktadır. Birleşik Aile, ilahi kudrete sahip olan bütünlüktür. Birlik kontrolü böyle bütünlüklerle yapılır. Eğer doğal sistemler kendi yoğunluklarını kontrol edebilirlerse, bütün kütle size kendi yoğunluğunuzdan seslenebilir.Tüm kontrol vasıtalarının çok ötesinde bulunan kendi gerçek yoğunluğunuza ulaşabilirsiniz. Bu düzeye ulaşan birçok levh-i mahfuz kayıtlayıcısı vardır bugün dünya planında. Ve bu Levh-i Mahfuz kayıtlayıcıları kendi yoğunluklarındaki kotlarını, Birleşik Işıklarını bütüne hizmet için kendi Levh-i Mahfuz Kadir Kapları olarak, diriliklerine ve dilettikleri bütünlüklere katabilmektedirler. Canlar, bizler Birleşik Kotlar?ız. Hepimiz, her birimiz kendi bilgi kontrolümüz altındayız. İlahi Kudret hepimizin yüreğidir. Eğer ki Cevheri Aile, kendi yoğunluğunu kontrol edecek dürüme ulaşırsa, bütüne hizmet mümkün olabilir. Evrim son derece önemlidir. Eğer yüreğiniz güçlü ise evriminiz güçlüdür. Birçok merkez var. Bu merkezler, bütünün kontrolü için görev taşırlar. Dünya altın bir tabiattır. Birçok kütle, bu altın tabiata kendi yolcularını indirmiştir. Bellek kaplarınızda, hepimizin yolcuları var. Ben, bana ait olan kendi genlerim, kendi yüceliklerim, hepsi benim yoğunluğumda gizlidir, kayıtlıdır. Tıpki sizlerin kendi yoğunluğunuzda, kendi kotlarınızda, kendi genetik kadim ailelerinizin bulunduğu gibi. Son dönemde bizler, Doğal Sistemlerin çalışmalarını başlattık. Bu çalışmalar bütünün kütlelerinde gerçekleşmektedir. Doğal sistem, hepimizin doğası; kendimizi, kendi yüreğimizi, kütlemizi açıklar. Bizler doğal sayfalarız. Dünyaya doğumla geliriz ve zamanı kayıtlarız. Hepimiz Hak Tekniği ile kayıtlar yaparız. Dünya, teknik ve tahditsiz bir tabiattır. Dünyanın tekniği, Kutsal ışığın kontrolündedir. Birçok ilim sayfası okunur dünyada. Birçok yürek kütlesi ışır. Hepimizin yüceliğinde birleşim vardır. İnsan öldüğü zaman gene kendi yüreği ile göçer. Unutmayınız ki ölüm, bütünden çıkış değildir. Doğa bütündür ve hepimiz birleşiğiz. Doğada sağlar ve sağ olmayanlar mevcuttur. Doğanın bütünlüğünde her biri bütünün kötülüğünü ya da iyiliğini gerçekleştirirler. Hepimizin yüceliğinde İsa var, Musa var, Mustafa var. Bitişik kotlarız bizler. Buyurun anlayın!. Herkes kendinde, kendi yüreğinde sakladıklarıyla birleşiktir. Geçiş sayfalarınızda, çalışmalar kütle kotlayabilir. Kontrol hepimizin yüceliğinde mevcuttur ve kontrolla çalışmalar sürer. Dünyanın İsalar?a, Musalar?a ihtiyacı yoktu ama oldu. Bugün ise «İmparatorluk» dediğimiz güç, yeni bir güçtür ve o güç, Birleşik Güç?tür. Birçok ati kayıtlayıcısı vardır ve atiyi yaratmaktadırlar. Geleceğin geçmişle yaratıldığı bilinirse de bugünde doğanlar, yarını kotlayacak düzeyde doğdular. Herkes, doğal sistemde yetkin birliktir. Şu anda dünyada birçok tohum, yaratıcı olarak mevcuttur. Değerliler, yeni bir çalışma başlıyor dünyada. Önümüzde yeni bir açılım var. Ve bu açılım, bütünün kütlesi ile gerçekleşiyor. Ayrılık, yaratılışın doğasında yoktur. Yaratıda, BİRLİK vardır ve hepimiz bu birliğe dahiliz. Birçok toplum, yeniden yaratılmak için çabalamaktadır. Unutmayın ki doğan gün yenidir ve yerin yüceliğinde doğar. Mutluluk, yeni doğumun, geçişi sağlayacak değerle gerçekleşmesidir. Bu gün dünya üzerinde yaşam süren bilinçler, Dünyanın yarınlarını yaratabilecek erginlik düzeyine ulaştılar. Onlar, sessiz olan yarınlara kendi yüceliklerini katarak; sessizliği seslendirip yarınları yaratmaktadırlar. Bu, dünya insanının alın teri ile alın yazısını yazabilmesidir. Yarın dünyada ne olacak diye sorarsanız, yazdığınız olacaktır. Ancak yarınları yaratan olabilmek için BİR olmak ve hakikiyette hakimiyet gereklidir. Dini öğretilerde Arş Katları?na ulaşmaktan söz edilir. Ulaşım hep kendinden kendinedir. Herkes arş katlarına ulaşamaz, ulaşan yarınlara kendi yüceliğini katandır. O vardığında, kendine varır ve kendini alır. Akışı kendi sessizliğindeki seslenişidir. O bildiğini diller. Dillediği kendinde dinlediğidir. Huzura varan odur. Huzur olan odur. İşte o sessizliği seslendirmektedir. Yapılan ruhsal çalışmalar, çok önemlidir. Dünya planında birçok bütünlük kendi çalışmalarını yaparak kendi bellek alanlarını oluşturmaktadır. Bu bellek alanlarını oluşturanlar, «Sabiteler» olarak işlev görürler. Onlar, bütün için değil fakat sadece kendi bütünlükleri için görev taşırlar. Ulaşımları ve yaratımları bu nedenle sınırlıdır. Sabiteler, diğer sabiteler ile birleşerek ortak bellek alanları oluşturduklarında, görevleri artık kendi bütünlüklerinin sınırlarını aşarak bütüne hizmete dönüşür. Bütünlüklerin birleşimi bu nedenle çok önemlidir. Birleşebilen bütünlükler pozitif görev yapan bütünlüklerdir. Negatif güç odaklarında kibir hakimdir. Onlar bu birleşimde görev taşıyamazlar. Esasen onlar bütüne değil kendilerine hizmet ederler. Onların yöntemleri bireysel toplaşmadır. Onlar insanları kendilerinde biriktirirler. Toplanan toplayanda mahsurdur. Madde yenileniyor ; bilinç kotları açılıyor. Pozitif alanları pozitif bilinçlerle yaratmamız gerekiyor. Maddenin evrimsel düzeyinde fiziki varlığımızda transforme etmekte olduğumuz bilgi, dünün bilgisinden çok daha güçlüdür. Bilinç üretimi çok daha üstündür. Bu gün artık « OL » deme zamanıdır. OL diyebilmek, her biri ayrı bir kot olan ama kendi dahillerinde Birleşik Güneşler?i barındıran bütünlüklerin bir araya gelerek ortak bir alan oluşturmalarıyla mümkündür. Oluşan alan, her bir bütünlüğün, ortak bütünlüğe kattıkları bilgi ve birikimleri ile o bilgi ve birikimlerin seslenişi ile ortaya koydukları cevheri yaratıdır. İşte cevheri yaratı, sesleşen sessizliğin mutlak zaman kayıtlarıdır. Ki o kayıtlar akış halinde şuur ve şuur auralarında nisbi zamanları yaratacaklardır. Bilinç kotlarınızı açtığınız zaman, özünüz size seslenir ve asıl bilgi oradadır. Öz bilgi, asla ve asla yanlışı içinde barındırmayandır. Eğer özünüzü dinleyebilirseniz hata yapmazsınız. Çünkü dinlediğiniz, mutlak olandır ve bilinendir. Hepimiz, cevheri düzeyde mutlak zamanları yaratırız ama nisbi zaman bilincinde, bu bilgiler ferdileştirir ve ferdileşen bilgilerde nisbi zaman boyutlarını yaratırız. Dünya, İlm-i Hak?tır. Hak ettiğimizi yaşarız dünyada. Dünyada iyi ve kötü, savaş ve barış vardır. Savaş ve barış ; iyi ve kötü aslında Tanrısal Evrimin temelindeki dualitedir. Eğer savaş olmazsa barışı bilemezsiniz. Dualite olmazsa, Hak ilmi olmaz. Hak edip hakimiyet kurup Hakim-i Hak olduğunuz zaman Işık bilinç düzeyinizde, dualite anlamını kaybeder. Bu güne kadar dünya bilinci, sayı sistemleri ve frekans yüklemeleri ile bilinç kotlamaları yapmaya ve hak etmeye çabaladı. Frekans yüklemeleri ve sayı sistemleri kotlamalarda ve kontrol kurmada korunma mekanizmalarını harekete geçirdi. Dünya insanı korundu, kollandı. Bugün artık Işık Bilinçler sayı ve frekans sistemlerinin ötelerinde bütünü öz güçle yarınlara hazırlamaktadırlar. Erginleşen dünya bilincinin artık mandralara ihtiyacı kalmamıştır. Sayısal frekans yüklemeleri, yani mandra çekişleri veya meditasyonlar sizleri ulaştırdığı boyutta tutamaz. Akıl taşımayan, bilgi ihtiva etmeyen yücelişler, o boyut hakimiyetini hak etmenizi sağlayamaz. Rahman boyut düzeyi dediğimiz düzeye ulaşabilmeniz için sahip olduğunuz ve kendi yüceliğinizde işlevselleştirdiğiniz bilgi yetmez. Bunun da ötesinde herkesle bir ve bütün olmanız şarttır. Dahil olduğunuz bütünlüğün birliğinde Rahman Boyutuna ulaşırsınız. Oraya ulaşabilen her bütünlük, kendi değerlerini orada bulunan diğer bütünlüklerin değerleri ile birleştirmelidir. İşte O düzeyde artık tüm bütünlükler bir tek bütünlüktür. Bütünlüklerin her birinde yer alan birleşikler, kendi güneş güçlerini servise sunarlar. Bilginin koyuluğu ve yoğunluğu arttıkça akış başlar. Her bir kottan akan, bütünden akanla birlikte akmadıkça, Sessiz olan sesler çarpışmazlar ve tınıyı oluşturmazlar. Önemli olan tınıdır. İki nötr (sessiz) ses çarpıştığında ses oluşur. Sessizliğin seslenişi Tanrısal örümün başlamasıdır. Tanrısal örüm, cevheri yaratı ile başlar ve akış safhalarında gittikçe kabalaşan vibrasyonel alanları yaratır. Yaratan, yarattığında yaratılır. Bu akışta yukarıların tohumları aşağıların toprağına ekilir. Bilinç kendi bütünlüğünü böle böle kabalaşır ve körleşir. Kabalaşması ve körleşmesi bilincinin her bir safhada yeniden ve yeniden yarımlanması anlamına gelir.. Ne kadar aşağıya inebilirse o kadar yukarıya çıkabilme gücünü elde eder. Açık şuurla bu halin yaşanmasında ; varlık, en kabada ve en seyyalde kendisini idrak düzeyine varır. Artık aşağıların aşağıları ve yukarıların yukarıları onda birdir. Küçük sırları vardır evrenin. Bu küçük sırları keşfettikçe, kendinizi idrak etmeniz ve perdelerinizi açabilmeniz mümkün olur. Perdeleri açabilmek için okuyun? Kuranı, İncili, Tevratı? Bütün kutsal metinleri, Sadıklar Planını okuyun., Ben Oyum ve onlarcası... Bilinç kotlarını açmak için yazılmış Sultanlık kitabımız var. Eğer yüreğiniz oku diyorsa okuyunuz. Okudukça ve düşündükçe bilinç kotları yavaş yavaş açılmaya başlayacaktır. Önce Kuran, İncil, Tevrat, Sadıklar Planını? Okuyun. Bu bir süreçtir. Sonra diğer bilgileri okuyun. Bütün bu bilgiler, Bilinç Kotları?nın anahtarlarıdırlar ve size sizi okutturmak için yazılmıştırlar. Okuyun, düşünün? Güçlü bir bellek alanına sahip olduğunuz zaman artık yüreğinizin, özünüzün sesini duymaya başlarsınız. Bu çok kolay değildir.. Bunun için birtakım metotlar vardır ama siz kendi metodunuzu yaratın. Tek başınıza değil, birlikte, Birlikler oluşturup çalışınız ve paylaşınız bilginizi. Paylaştığınız sürece bilgi sizde büyüyecektir. Dünya planında bilinç yaratımında devrede olan bir sistem vardır. Bu sisteme «Simetri Sistem» denir. Bilgi dilden dile çoklanır. Karşılıklı görüşler çarpışır, eş değer frekanslarda ses örümleri gerçekleşir ve böylece bellek kayıtları yaratılır. Pozitif düşünce repliklerinin örümü, birleşimi ve bütünlenmeyi sağlar. Ancak bu sistemde; hırs, kin, nefret frekans kırılmalarına da yol açar.. Bu nedenle kontrol son derece önemlidir. Her kişi kendi düşüncelerinden ve sözlerinden sorumludurlar. Ve ektikleri negatifse; biçtikleri de negatif olur. Erginleşen bilinçler ise «Doğal Sistem» diyebileceğimiz bir üretim sistemine tabi olurlar. Doğayla bir ve bütün olarak üretimlerini ilahi prensip ve kozmik kanunlara uygun biçimde gerçekleştirirler. Onlar, yaratının doğal kaynağı olan Öz?ün sesini dinlerler ve dilerler. Oz?den alınan bilgi, kuşkusuz doğrudur. Dünya evrim planında, 2200 yılına gelindiğinde, herkesin kendi özünün sesini duyabileceği bir doğumun; yeni bir yaratıcılığın devreye gireceği bildirilmektedir. Bu tarihten sonra dünyada yeni bir yaşam devreye girecektir.. İnsan, yeni bir insan olacaktır. Bu insan özden bilecektir.. Herkesin bildiği öz bilinen olduğunda, ortak bilinç hakim olacaktır. 2000 yılında başlayan evrimsel insanın evrenselleşme süreci 2200 yılında tamamlandığında, dünya bugünden çok farklı olacaktır. Bu değişim süreci başlamıştır. Çevrenize bakınız. Herkes, yeni bilgileri çekmeye yeni bilgilerle donatılmaya başladı. Gözle görülür bir değişimdir olmakta olan. Toprak Allah?ın tekniğidir. Yoğunluk arttıkça, yürek güçlenir ve yoğunlaşır. Birleşik tohumlar yaşar dünyada. Ve biz hepimiz birleşeniz. Yanlışımız hiç olmaz çünkü bütüne hizmetçiyiz bizler. Her birimiz, tek tek sayfalarız. ama her birimiz BİR olduğumuzda, artık kitabız. Kendi yüreğimizi okuduğumuz zaman bütün kütle dillenir. Ama Canlar, BİR olmamız muktediriyetimizledir. Kadim Kotlar, Bütün?e hizmetçiydiler ve bugün de onlarla çalışıyoruz. Altın Tabiat bizsiz değildir. Bahir, kadir kotlarımız, çobanlarımız ışımaktadırlar. Doğa güçlendi ve biz çok güçlüyüz. Dünya son dönemlerini yaşıyor. Ama bu son dönem yeni bir dönemi yarattı. Bu yeni dönem birleşik kütlede yaratıldı. Bu yeni dönem Tanrının kontrolündedir. İtibarınız yüksek çünkü bütünün kütlesiyle çalışmaktasınız. Hakikiyet, tende temizlik gerektirir. Eğer teniniz temizse hakikiyette kadimsiniz. Tabiatta, hepimizin gücü, muktediriyeti mevcuttur. Bunu hepimizin bilmesi gerekir... Size tenin temizliğinden söz ettik. Negatif üretmediğiniz sürece temizsiniz. Negatif üretirseniz temiz değilsiniz. Yarını bugünde bilebilecek olan dürümde olan sizler ve bizimle olan herkes Birleşik Aile?mizdir. Bir tek Kürzün ışığını söndürmemeniz gerekir. Bunu başardığınız zaman, hepimiz güçleneceğiz. Allah?ın dediğidir olan Canlar. Ama Tanrının Kutsal Gücüyle denir bu. Eğer birleşirseniz Tanrının gücü; kendinden, kendi yüreğinden sizinle olur ve sizde kendini diller. Allah der ki «OL?» Hepsi bu. Ve oldu. Allah?ın tabiatında kontrolsüzlük asla yoktur. Bir çekiş!, bir çıkış!... Hangimiz tabiattayız? Herkes!. Bugün burada bulunan sizler ve bizler bilgi kontrolündeydik. Atlanta tabiatında buna biz «kontrol» deriz. Üstünde güçlü bir görevin taşındığı ve Birliğin kontrolünde gerçekleşen yolun ak tohumlarla yaşatıldığı bir çalışma yaptık sizlerle. Ben bütünüm, hepinizleyim ama sizlerin de bütün olup herbirimizde olmanızı dilerim. Bin dere, bir tek tertiple aktığında; Bütün, görev taşır. Ama bin dere, ayrı ayrı akarlarsa görev taşıtılmaz Canlar. Bunu bilin. Biz tek bir dereyiz. Atlanta, tohumlarını yaşatmakla, Ak Tabiatla güçlenmekle ve bitişmekle imkansızı imkanlı kıldık. Ve bundan böyle de bu çalışmalar bu şekilde sürdürülecektir. Tabiatın görevidir bilgiyi bildirmek ama Ruhsal Işığın Gücü de bilmekte gizlidir. Eğer ruhun kontrolündeyseniz, güç artar ama ruhsuzsanız gücünüz olmaz. Dağlar; bilgi, tabiatına uygun aktı. İşi başardık. İşte bu? Tabiat kontrolünde olan cevherde, Cemaat kuran Birliklerimizden Halim GÜROL!,.. Sevgili, dün seni dinledik. Ruhu, tabiata uygun bir biçimde açıkladın. Ruhsal, kutsal olan güç akıldı ve aklın tohumlarını yaşattık. Bildik ki teknoloji görevini tabiata uygun bir biçimde yapmaktadır. Ve bir şey ilave etmek istiyorum. Canlar, hepimizin tek tek ruhu yoktur. Ruh tektir. Bir tektir. Ve o tek olan ruh, bir tek kotla toplumda cevheri koyuluk bulur. Bunu niye anlatıyorum? Ruhun herkesin canı olduğu düşünülür de ondan. Ruh tabiatın yoğunluğundaki kottur ve tabii kottur. Bir Cevheri Güç, değer kayıtlayarak, ona sahip olursa; Bütün, o canda birdir. İşte Ruh Sayfası budur. Dağlar, İsa, «Ruh-ül Kudüs» demişti. İşte o bütünsel ruhsal gücü kastetmişti. Ve bizler de bütünsel, ruhsal güçle görev taşırız. Ve bu güç, hak ettiğinizce sizin hakikiyetinizde var olur. O bir tek tabiat kotudur. Tabiidir ve yoldur. Ruhsal hakimiyete sahip olan İnsan, bilinç üretecidir. Üretilen bilinç; yaratımı, dönüşümü ve değişimi sağlar. İnsanın gürz denen bilinç tarlasına ekilişinin yegane sebebi de üretimdir. Dünya bellek alanlarında gerçekleşen yoğun üretim neticesidir ki dünyamız üçüncü evrim boyutunu aşıp geçebilmiştir. Dünya 3. evrim boyutundan 5. evrim boyutuna 1997 yılından geçti. Biz, evrim boyutlarına Hak Katları diyoruz. Nefes Boyutu 99. Hak Katı?dır. Bu boyuta ulaşabilen bilinçlerin her biri «Beta Güneş Çarkı» olarak Alfa Titreşim Boyutu?ndaki dünyayı, beta uyarlama programına aldılar. 1997 yılında devreye alınan bu program, 2007 yılında tamamlanmıştır. Dünya şu an beta titreşim boyutuna tam olarak geçmiştir. Dünyanın uyarlanış sürecinde, Dünyayı Beta Titreşim Boyutu?na uyarlayan Beta Güneş Çarkı olan bilinçler, 99. Hak Katında, atom altı bilinç boyutlarına inmeye başladılar. Önce nefes, sonra sessizlik ötesi sessizlik, sonra durgunluk ötesi durgunluk, sonra necm ve daha sonra ipan boyutlarına inen bilinçler, atomaltı beş katmanda maddenin beta titreşim uyarlamasını yaptılar. Dönüşüm ve değişim ile güçlenen bilinçlerin bütüne zarar vermemeleri için «Süer» denilen koruma kalkanı oluşturuldu. Bu kalkan negatif yaratımı kontrol altına aldı. Yaratılış faktörü olan insan bilinci, yarattıklarında genişleyip özgürleşirken kendisini çoklamaktadır. Yücelen bilinçler, sıcak kayıtlarla yarını biçimlendirmektedirler. Yaratılış faktörü olan zeki enerji vibrasyonları, ortak formal oluşumlar meydana getirirler. Her bir form; ayrı bir kottur ve kendi yaratılış alfabesine sahiptir. O formu okuyabilmek için onun yaratılış dilini bilmek gerekir. İnsan tüm formları ve onların dillerini kendi yüceliğinde dinleyebilen yegane yaratılandır. DNA kayıtlarınızı açın. DNA arşivinize girin, kendinizi okuyun arkadaşlar. Geçmişe gidin, geleceğe ulaşın. Kendinizden kendinize bunu yapabilirsiniz. 6. evrim boyutuna ulaşın, Gönül Güç Devresi?ni çalıştırın, tüm gönüllerle bağlantı kurun. Bu bir kapalı devre yayındır ; bu gönüllerin birleşimidir. 7. boyutta sonsuz şuura, 8. boyutta sonsuz bilince ulaşın. Bu düzeyde artık sadece insanı değil, tüm yaradılışı algılamaya; doğayla birleşmeye başlarsınız. Ve bilinç olarak genişledikçe kapsamınız genişler. İnsan bildikçe bilinen öyle bir sırdır ki sadece küçük anımsamaları paylaştım sizlerle? Saygılarımla, Av.. Nezire SELÇUK www.birlikilmi.tr.gg
Bugün 1 ziyaretçi (32 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol