|
|
|
|
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil murselinAllahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil mucahidin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil şahidin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil haifin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil haşiin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil taiim
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil taibin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil abidin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil hamidin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil salihin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil raikin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil sacidin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil kalmin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil kaidil
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil müttakin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil müstağfirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil nadimin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil şakirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil hafızın
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil zakirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil akılin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil muhsınin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil ekremin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil münzirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil mübeşşirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil tayyibin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil nebiyyin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin seyyidil aiimin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin elnebiyye elzekiyye elnekiyye
Allahümme salli ve sellim barik ala seyyidina Muhammedin elkureyşiyye, elhaşimiyye
Allahümme salli ve sellima ala seyidina Muhammedin elmedeniyye elarabiyye elmukarremi yevmelkıyameti
Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammedin seyyidi ehlil cenneti
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin sahibilmakamil mahmudi
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin sahibissıratiilmüstekimı
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin efzalil evvelinevelahirin
Allahümme salli ve sellim ala seyidina Muhammedin ve ala cemiilenbiyai velmürselilne ve ala cemlilmelaiketil mukarrebine ve ala ibadillahissalihine min ehlissemavati ve ehlilardeyne ve aleyna maaküm ecmalne birahmetike ya erhamerrrahimine ve sallallahulala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellüm ecmain.
DİLEK DUASI
TEVBE SURESİ 129.ayet.(.Fe in tevellev fe kul hasbiyallahü la ilahe illa hu aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbül arşil azıym)
anlamı:Eğer aldırmazlarsa de ki:
"Bana Allah yeter! O'ndan başka
ilah yoktur! Ben O'na
dayanmaktayım ve O,
o büyük Arş'ın sahibidir!"
bu dua cumartesi gunleri 1900 defa
okunuyormus ve bir sonraki
cumartesiye kadar dilek Allahın
izniyle kabul oluyormuş,arkadaşlar
ben denemedim ama deneyen
arkadaşların yorumlarını okudum
etkili olduğu söyleniyor,
yanlız şükür ve salavatla başlanırsa
daha iyi olur diye düşünüyorum
rabbim herkesin
hayırlı dileklerini kabul etsin inşallah.
KALP GÖZÜNÜ AÇMAK VE HER
TÜRLÜ HACET İÇİN
*haceti olan kimse 2 rekat namaz
kılıp hemen ardından yine kıbleye
dönerek 152 kere İnşirah
süresini okusun ve hacetini
belirtsin, şüphesiz Allah o kişini
hacetini kabul eder.
* bu duayı çokça okumak
kalp gözünün açılmasına !,
zorlukların giderilmesine,
rızık celbine vesiledir.
(Arif pamuk- hacet duaları)
Bismillahirrahmanirrahim
Elem neşrah leke sadrek, Ve
vada'na 'anke vizreke,
Elleziy enkada zahreke, Ve
refa'na leke zikreke,
Feinne me'al'usri yüsren, İnne
me'al'usri yüsren,
Feiza ferağte fensab,Ve ila
rabbike ferğab .
meali: Biz, senin göğsünü
yarıp-genişletmedik mi?
Ve yükünü indirip-atmadık mı?
Ki o, senin belini
bükmüştü; Senin zikrini (şanını)
yüceltmedik mi?
Demek ki, gerçekten zorlukla
beraber kolaylık vardır.
Gerçekten güçlükle beraber kolaylık
vardır. Şu halde
boş kaldığın zaman, durmaksızın
(dua ve ibadetle)
yorulmaya-devam et. Ve yalnızca
Rabbine rağbet et.
Allah dualarınızı kabul etsin Amin
YA ERHAME'R RAHİMİN

Allahın bir melegi vardır ;sıf,
(YA ERHAME 'R- RAHİMİN )
(Ey merhamet edenlerin
enmerhametlisi )diyenleriçin görevlendirilmiştir.
Kim onu 3 defa söylerse ,ona: allah
karşındadır;
Ondan ne istersen iste der
bütün dualar kitapından
ALLAHIN HANGI ADI
NEYE ŞİFA VERİRİ
Niyazi Altılar'ın Hayatın büyük
sırrı 5. Element adlı
kitabı geçtiğimiz aylarda kitapçı
raflarında yerini aldı.
Dini içerikli bir bireysel gelişim
ve moral motivasyon
kitabı olan eser benzerlerinden
bir hayli farklı.
Kendisini sosyolog yazar ve liderlik
uzmanı olarak
tanımlayan Uludağ Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Sosyoloji Bölümü mezunu olan
Niyazi Altılar'ın İslami
literatürle kaleme aldığı eserinin
bölüm başlıkları,
'evrendeki ilahi sır, içimizdeki
ilahi sır, hayatın büyük sırrı,
sevginin birleştirici gücü, sevginin
iyileştirici gücü,
sevginin geliştirici gücü, bilgelik
kaynağı sevgi, özgürlük
kaynağı sevgi, sonsuzluk kaynağı
sevgi, kendimizi
sevmeyi öğrenmek, hayatı
sevmeyi öğrenmek, evrensel
yasa: çekim yasası, affetmek ve
sevgi yasası,
iyi niyet ve sevgi yasası, dürüstlük
ve sevgi yasası,
kozmik bilinç ve 5. element,
koşulsuz sevgi ve 5. element,
Yunus Emre ve koşulsuz sevgi ...
şeklinde adlandırılmış...
Kendi adına açılmış
bir de internet
sitesi bulunan
yazarın eserindeki
en ilginç bölüm
ise hiç kuşkusuz
Allah'ın güzel isimlerinin evreni
şekillendiren özelliklere sahip
olduğunu hatırlatması ve onlanın şifa
kaynağı olarak kullanılabileceğini
belirtmesi. Yazarın Oksiyen
yayınlarından çıkan eserine göre
her isim değişik organlar için şifa
kaynağı hükmünde.
Ünlü İslam alimlerinden
Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın
Mukaddime adlı eserinde zirveye
çıkan haliyle şahit olduğumuz
tarzda dini bilgilerin günün
bilimsel
verileri ışığında harmanlanmasıyla
halkın da anlayacağı tarzda
sadeleştirilmesinden oluşan
yazım tarzı bu eserde en modern
şekliyle okurlara sunuluyor.
Esmaül Hüsna için "bedeni ve
zihni, öfke, nefret, eleştiri, hüzün,
pişmanlık, kıskançlık, korku
ve günah duygusundan meydana
gelen zehirleri temizleyen en
etkili güçtür. Hastalık genelde
bedenin herhangi bir yerinde
enerjinin işlevini yapmaması
sonucunda oluşur.
"Öfkelendiğimizde, bedenimizde
öldürücü bir zehir
meydana gelir. Eğer bu
zehir nötralize
edilmezse bazen
uzun vadede
ölümle sonuçlanır.İşte bu zehrin
de en büyük panzehiri
Esmaül Hüsna'dır"
tarifini yapan yazar
bazı rahatsızlıkları ve onlara iyi
gelecek adları listeliyor;
İşte bazı rahatsızlıklar
ve ona şifa
verecek
Esmaül Hünsa:
Kulak için: EsSemi
Omurga için: El Cabbar
Saç için: El Bedi'
Adaleler için: El Kavi
Kalp Kasları için: ErRezzak
Atardamarlar için: El Cabbar
Kanser için: Celle Celaluhu
Burun için: Latif- Ğani- Rahim
Bacak için: ErRafi'
Göz - damarları için:
El Muteal
Kolon için: ErRauf
Karaciğer için: En Nafi'
Prostat için: ErReşid
Yağ keseleri için: En Nafi'
İdrar kesesi için: El Hadi
Akciğerler için: ErRazık
Kemikler için: En Nafi
Dizler için: ErRauf
Saç Kepeği için: Celle Celaluhu
Kalp için: En Nur
Kalp Damarı için: El Vahhab
Sinirler için: El Muğni
Migren için: El Ğani
Guatr için: El Cabbar
Göz için: EnNur-Basir-Vahhab
Mide için: ErRezzak
Böbrek için: El Hayy
Bağırsaklar için: EsSabur
Pankreas-Şeker hastalığı için:
El Bari
Rahim için: El Halik
Romatizma için: El Muheymin
Ğudde teymusiyye
için: El Kavi
Göz Siniri için: EzZahir
Tansiyon için: El Hafid
Yazar eserinde, "türlü
ihtiyaçların giderilmesine
yönelik şu zikir tekniklerini
deneyebilirsiniz" tavsiyesinde
de bulunuyor:
Sağlıklı bir ömür için
El- Vasi
İyi bir idareci olmak için
El-Vali
Yeni bir iş kurmak için
El-Hakim
Küsleri barıştırmak için
El- Cami
Bolluk ve
bereket için
El- Hamid
Bedenen güçlü
olmak için
El- Kaviy
Sevmek ve
sevilmek için
El- Vedud
Daima yükselmek için
El- Mukkadim
Birinin elinizden
tutması için
El-Veli
Her meselenin
çözümü için
Ez- Zahir
Birilerine iyilik
yapmak için
El- Latif
İlim ve irfanınızın
artması için
EL-Alim
Cesur ve atılgan
olmak için
El -Kahhar
Alacaklarınızı
tahsil etmek için
El-Bais
Hafızanızın
kuvvetlenmesi için
El- Habir
İzzet ve şerefinizin
artması için
El- Mecid
Ağır hastalıklardan
korunmak için
El-Mümin
İkna kabiliyetinizin
yükselmesi için
El- Azim
Kaybettiğiniz bir
şeyi bulmak için
El- Vacid
Üzüntü ve
sıkıntıdan kurtulmak için
El Halik
Yaşamda neşeli ve
enerjik olmak için
El-Hayy
İşlerinizde daha
başarılı olmak için
El- Muhyi
Kötü alışkanlıklardan
kurtulma için
Er- Reşit
Kötü birinin
uzaklaştırılması için
El- Muahhir
Zekanızın daha kuvvetli
olması için
El- Muhsi
Herhangi bir hedefe
ulaşmak için
El- Musavvir
Eşinizle aranızın daha
iyi olması için
El- Muksit
Hatırı sayılır insanların
sizi sevmesi için
El- Vali
Şansınızın ve
talihinizin açılması için
Eş- Şekkkur
Elinizdeki fırsatları
değerlendirmek için
El- Muid
Elinizdeki bir şeyi
muhafaza etmek için
Er-Rakib
İhtiyacınız olan bir
şeyi elde etmek için
El- Mukit
İnsanlardan hürmet
ve saygı görmek
için El- Kebir
Sizde eksik olan bir
şeyi tamamlamak
için El- Mukit
Arzu ve isteklerinizin
kabul olunması
için El- Mucib
İşinizde yükselmek ve kariyer
yapmak için
Er- Rafi
Çocuklarınızın size
daha itaatkar
olması için
El- Hadi
Maddi ve manevi
anlamda güçlü
olmak için
El- Metin
Sizde eksik olan bir şeyin
tamamlanması için El- Cebbar
Şefkatli ve merhametli olmak için
ER-Rahim, Er-Rahman
Aranız açık bir
arkadaşınızla barışmak
için Celle Celelahü
İnsanlar arasında
başı dik ve alnı
açık gezmek için El- Hasib
Size zarar verecek kişilerin sizden
uzaklaşması için Ed- Darr
Başkalarını duygu
ve düşüncelerini
anlamak için
El-Müheymin
Birinin gücü ve varlığı
karşısında zayıf
kalmamak için
El-Müzill
Başladığınız bir işi
başarıyla sonuna
kadar ***ürmek için
El-Vekil
Zihinsel,ruhsal ve
bedensel olarak
organize olmak için
El-Kayyum
Herhangi bir konuda
haklı olduğunuzu
ispatlamak için
El- Hakem
Birine yaptırmak
istediğiniz işinizin
kolaylıkla olması için
El-Rezzak
Maddi ve manevi
anlamda sıkıntıya
düşmemek için
El-Muğni, En-Nafi
Olmadık yerden
başınıza felaketlerin
gelmemesi için
El -Mani, Es-Selam
"Esmâ'ul hüsnâ bilgisi,
Allah-âlem
ilişkisine ışık tutması
ve sonuçta Allah'ı tanıtması
açısından önem
taşımaktadır"
diyen yazar Niyazi
Altılar, Esmaül
Hüsna'nın insanı
mutluluğa, huzura,
sağlığa ve başarıya
ulaştıran bir enerji
ve şifa kaynağı
olduğunu savunuyor
ve özelliklerini
şöyle sıralıyor:
"Esmaül Hüsna,
insanın içinde eksik
olan enerjileri
tamamlar, zarar veren
negatif enerjileri
de yok eder ve
kişiyi rahatlatır.
Çünkü Esmaül Hüsna;
Sizde Allah
hakkında yücelik
ve aşkınlık hissi uyandırır.
Kalplere huzur ve
sükûn verir, lütuf
ve rahmet ümidi telkin eder.
Esmaül Hüsna,
fiziksel, psikolojik ve
zihinsel sorunların
çözümlenmesine
yardım etmesi ve
diğer pozitif
etkileri hem iş
yaşamında hem
duygusal yaşamınızda
hem de sosyal
ilişkilerinizde sizi
destekleyecek
ve çok daha
mutlu bir insan
olmanıza yardım
edecektir.
Yüce Yaratıcı,
kâinat ağacının
meyvesi olan insanın
kalbini
kendine bir nevi
arş yapmış,
Hadis-i Kudsîde
"Yere göğe sığmam,
mü'min kulumun
kalbine sığarım"
buyurarak ona ne
kadar önem
verdiğini çok açık
bir şekilde göstermiş.
Bu sebeple insan
kalbi de yalnız
ve yalnız Ona
yönelmekle ve Onunla
olmakla huzura erebiliyor.
Kur'an-ı
Kerim'de, "Dikkat edin!
Kalpler
ancak Allah'ın zikri
ile mutmain
olur, huzura kavuşur!"
(Ra'd Suresi, Ayet:28)"
İNSANLARI ALLAH'A (C.C)
YAKLAŞTIRAN YOLLAR

Elhamdülillâhi
Rabbi’l-âlemîn. Ve’s-salâtü
ve’s-selâmü alâ
Rasûlinâ Muhammedin
ve alâ âli seyyidinâ
Muhammedin ve
ashâbihî ve ezvâcihî
ve evlâdihî ve
etbâihî ve ehl-i beytihî
ve ümmehâtihî
ve ebîhi bi-adedi külli
şey’in fi’d-dünyâ
ve’l-âhireti ve kezâlik.
Ve’l-hamdü lillâhi
Rabbi’l-âlemîn.
“İnsanları Allah’a
götüren yollar,
mahlûkatın nefeslerinin
adetleri kadardır.”
Bu yollar ise gelmiş
geçmiş bütün
peygamberlerin
açmış oldukları yollardır.
Her peygamberin
kendisinden sonraki
peygamberlerle
risâlet görevi sona
ermiştir. Rasûl-i
Ekrem (s.a.v)’e
gelinceye kadar
her peygamber bir
evvelkinin hükmünü
nesh etmiştir.
Böylece Efendimiz’e
(s.a.v) gelinceye
kadar bütün
peygamberlerin
yolları kapanmıştır.
,0
Kıyamete kadar Cenâb-ı
Allah’a gidecek
yegâne yol Rasûlullah
(s.a.v)’in yoludur.
Ve bu yol kıyamete
kadar açık bir şekilde
kalacaktır.
Çünkü Cenâb-ı
Hakk’ın emri böyle
tahakkuk etmiştir.
Bizim bu yazımızda
anlatmak istediğimiz;
Allah’ın yakınlığına
erdiren yollardır.
Bu yolların kaynağı
da Rasûl-i Ekrem
(s.a.v)’dir. Allah’ın
yakınlığına erdiren
yolların kapıları tıpkı
Cennet’in kapıları
gibi sekizdir.
Bu kapılar, Cennet’teki gibi
yan yana olmayıp
art ardadır. İlk kapı
olan akıl kapısından
giren, sevgi kapısına
gelir. Bu şekilde
art arda gidilerek bir
önceki kapıya
gelmeden bir
sonrakine ulaşmak
mümkün değildir.
Her kapı bir sonrakinin
ön şartıdır.
İşte Allah’ın
yakınlığına erdiren
yolların kapıları
şunlardır:
1. Akıl kapısı,
2. Sevgi kapısı,
3. Îman kapısı,
4. İlim kapısı,
5. İhsan kapısı,
6. İhlâs kapısı,
7. Tövbe kapısı,
8. Rıza kapısı.
Şimdi de bu
kapıları sırasıyla
açıklayalım:
1. AKIL KAPISI
Akıl; çirkini-güzeli,
eğriyi-doğruyu,
hakkı-batılı bilerek,
hakkı bulup onda
sükûn eden
melekeye denir.
Zira Rasûl-i
Ekrem Efendimiz hadis-i
şeriflerinde aklı;
“İnsana Allah’ı
bulduran, ona
îmanı öğreten ve
Allah’a itâate sevk
ettiren” bir
meleke olarak tarif
etmişlerdir. (1)
2. SEVGİ KAPISI
Sevgi; herhangi
bir şeye karşı aşırı
ilgi duymaya denir.
Sevgi ikiye ayrılır:
a) Hakk için olan sevgi,
b) Halk için olan sevgi.
Hakk için olan sevgi,
güzel ahlâkın
tebeyyünleri ile
ortaya çıkan
güzelliklerdir.
Meselâ; hiç
tanımadığı hâlde
bir insana güzel
ve kibarca davranıp
onu misafir
etmek, yedirip
içirmek, ihtiyaçlarına
gücü yettiğince
yardımcı olmak,
yapılan eziyetlere
tahammül etmek
insanı Allah’a îman
etmeye kadar götürür.
Halk için olan sevgide
ise, belki
nefsin hoşuna giden
menfaatler olabilir;
ama sonunda,
nefsin menfaatlerinin
neticesi olarak
ortaya çıkan hareketler
insanı Hz. Allah’ın
gazabına ve
Cehennem’e götürür.
3. ÎMAN KAPISI
Îman; bütün
yaratılmışlar;
put, tağut
ve tapılan diğer
mahlukları bir yana
itip onları yaratan
Hallâku’l-Âlemîn
olan Allah’ı ve O’nun
Rasûlü’nü
tasdik etmektir.
Bütün maddeleri;
madenleri, taşları,
toprakları, ağaçları,
suları, güneşi,
ayı yaratan sadece
Hz. Allah’tır.
Cenâb-ı Hakk, putperest
insanların
tapmış oldukları putların
maddelerini
(taş, toprak, güneş gibi)
yaratmıştır.
Bilahare insanlar
Allah’ın yarattığı
madenlere, taş ve
topraklara kendi
elleriyle şekil
vererek put haline
getirmişlerdir.
Bu putları da
kendilerine ilâh
olarak ittihaz
etmişlerdir. Böylece
şirke düşmek
suretiyle îman
nimetinden mahrum
kalmışlardır.
Hâlbuki insana
Allah
katında değer kazandıran
îmandır.
Îmansız insanın
Allah katında
hiçbir kıymeti yoktur.
4. İLİM KAPISI
İlim; Hz. Allah’ı bilmek,
O’nu
tanımak, O’nun
emirlerini yerine
getirmek ve kişinin
kendi nefsinin
acziyetini bilmesidir.
İmam Mâlik
(rh. a):
“İlim çok rivâyet
etmek değildir;
ancak ilim Allah (c.c)’nun
kalbe
bıraktığı bir nurdur
(marifetullah
nuru yani Allah’ı
bilmektir.)”
buyurmuştur.(2)
5. İHSAN KAPISI
Amel; Cenâb-ı Hakk’ın
emir ve
nehiylerinin insanlar
tarafından
fiiliyata
dökülmesine denir.
Rasûl-i Ekrem (s.a.v)
bir hadîs-i
şeriflerinde: “İhsan,
Allah’a onu
görüyormuşsun
gibi kulluk
etmendir.
Sen onu
görmüyorsan
da O seni
mutlaka görüyor”
(3) buyuruyor. İşte
Allah’ın gördüğünü
düşünerek
yapılan ibadet,
ihsan makamıdır.
Kulun Allah’a
karşı olan
yakınlığının
arttığı bir makamdır.
Bu makama
ulaşabilmek
için de Allah’ın
rızasına, Efendimiz
(s.a.v)’in sünnetine
uygun hareket edip
bu hareketleri
devamlı yapmak gerekir.
6. İHLÂS KAPISI
İhlâs odur ki; riyanın
zıddıdır. Riyâ;
gösteriş için amel
yapmaya denir.
İhlâs ise, sırf Allah
için amel
yapılmasıdır.
İhlâs; Cenâb-ı
Hakk’ın rızası için
yapılan amellerdeki
öze denir. İhlâsı
bulabilmek için
şevkle Rasûl-i Ekrem
Efendimiz’in
sünnetlerine yapışmak
gerekir. Aksi
takdirde ihlâsı bulmak
mümkün değildir.
Cüneyd-i Bağdadî
(rh. a): “İhlâs
Allah ile kula arasında
bir sırdır. Melek
bilmez ki yazsın,
şeytan bilmez ki
bozsun, heva bilmez
ki eğsin.”
7. TÖVBE KAPISI
Bu makamda
çok tövbe edip Cenâb-ı
Hakk’tan af ve
mağfiret dilemeli ki,
Cenâb-ı Hakk
kulunu affetsin.
Peygamber Efendimiz
(s.a.v)’in hiç
günahı olmadığı
hâlde günde 100 defa
Allah’a tövbe ve
istiğfar yapardı.
Buradaki tövbe, kişinin
bir günah
işlemesinden dolayı
yaptığı tövbe
değildir. Zira Rasûl-i
Ekrem
(s.a.v)’in hiç bir
günahı yoktu.
Kişinin acziyetinin
ve kulluğunun
Cenâb-ı Hakk
karşısında ne kadar
zayıf ve biçare
olduğunun ifadesidir.
işte burada o kul, yaptığı
her
amelin Cenâb-ı Allah’a
lâyık
olmadığını,Allah’ın
şanı karşısında
yaptığı bütün
amellerin noksan
kaldığını kabul eder.
Nitekim
Efendimiz (s.a.v)
bir duasında:
“Ey ibadet
edilmeye lâyık olan
Rabbim!Seni
hakkıyla tanıyıp
Sana kulluk
edemedim.” (4)
buyurmuştur.
O ki Âlemlerin
Habîbi’dir. O böyle
söylediği takdirde
hiç bir kulun, hiç bir
amelinin Allah’ın
şanına lâyık olduğu
söylenemez.
İşte bu tövbe kapısında
kul, Allah
Teâlâ karşısında
devamlı acziyetini
kabul edip,
boynunu büktükçe
Cenâb-ı Hakk onu bir
sonraki kapı olan
rıza kapısına
çeker.
8. RIZA KAPISI
Rıza; îmandan
sonra bütün makamları
içine alan en büyük
bir makamdır.
Kişi bu makamda
bütün hareketlerini
Cenâb-ı Hakk’ın
rızasını kazanmak
için yapar. Yarattığı bütün
mahlûkata sırf O’nun için hizmet
ederek Allah’ın hoşnutluğunu
kazanmaya çalışır. Bu makamı elde
edebilmek için bütün
güzel ahlâklar
yaşanmaya çalışılmalıdır. Bu
makam için;kişi Rasûl-i Ekrem
Efendimiz’in günlük
bütün sünnetlerini
yaşamaya
çalışarak,
O’nun ahlâkıyla
ahlâklanmalıdır.
Öyle olur ki; artık
Cenâb-ı Hakk
ondan razı olur.
Allah Teâlâ
ondan razı olunca
âyetleriyle
de müjdeler.
“Ey mutmain
olmuş nefs! Sen
Allah’tan,O da
senden razı olarak
Rabbine dön!”
(5) âyeti onun
ruhunda tecellî eder.
Bu tecelliyle o
kişi anlar ki,
Rabbü’l-Âlemîn
ondan razıdır.
Rasûlullah (s.a.v.)
buyurdular ki:
“Allah bir kulu
sevdi mi Hz.
Cebrail (a.s.)’a:
‘Allah falanı
seviyor, onu sen de sev!’
diye seslenir.
Onu
Cebrail de sever.
Sonra o,
sema ehline:
‘Allah falanı
seviyor, onu siz de
sevin!’
diye nida eder,
derken, bütün sema
ehli de onu
sevmeye başlar.
Sonra onun için
arz halkı
(insanlar)
arasına hüsn-ü
kabul konur.” (6)
Îman sahipleri,
Allah sevdirdiği
için o kişiye
ellerinde
olmayarak hürmet
ve hizmet ederler.
İşte böylece
rıza makamı
Cenâb-ı Hakk’ın
hoşnutluğunu
kazanmaktır.
***
Buraya kadar
anlattıklarımız
kulun kendi cehd ve
gayretiyledir.
Yani kul çalıştığı
ve gayret
ettiği nispette bu
kapıları geçer;
ama bundan
sonraki aşk
kapısı tamamen
Cenâb-ı Hakk’ın ictibasıyladır
(seçmesiyledir).
Bu kapıdan
herkes giremez.
Yani kul kendi
cehd ve gayreti
ile bu kapıdan
giremez.
Ancak Cenâb-ı
Allah’ın seçip
çektikleri girebilir.
Onun içindir ki
bu aşk kapısı
yukarıdaki diğer
sekiz kapıdan
ayrıdır.
Şimdi de aşk
kapısını izah edelim:
AŞK KAPISI
Aşk öyle bir şeydir ki; tarifi
mümkün değildir. Aşk öyle
bir ateştir ki; ne közü
bellidir, ne rengi görünür,
ne de dumanı vardır.
Cenâb-ı Hakk’ın seçip
çekmesine
“ictibâ yolu” denir.
İctibâ yolu,
en yüksek, en yüce,
en şerefli bir yoldur.
Burada
kuldan değil,
Rabbü’l-Âlemîn’den
talep vardır.
İşte Allah’a en
yakın kullar bu
ictibâ yoluyla
çekilen kullardır ki,
bunların
içinde “veysîler”
de vardır.
Bunların sayıları
azdır; fakat
çok yüce bir tabakadır.
İctibâ
yolunun sertâcı önce Rasûl-i
Ekrem (s.a.v),
ondan sonra
Hz. Fâtımatü’z-Zehrâ
(r.anhâ)’dır.
Daha sonra Sahâbîler,
Sahâbîlerden sonra da
Hz. Veysel Karânî (k.s)’dur.
Ve daha sonra mezhep
imamlarımız,
tasavvuf pirleri
ve velîlerdir.
Hazret-i Abdülkâdir
Geylânî
(k.s) ise Sahâbîler
hâriç,
bütün velîlerin
ve pirlerin
üstâdıdır. Bütün pirler ve
velîler, emirleri
ondan alırlar.
Kıyamete kadar böyle
devam edecektir.
Aşkın öyle bir harareti
vardır ki;
kendinden başka
içine düşen
her şeyi yakar bitirir.
Mesela; bir yerde
çok kuvvetli
bir ateş olsa,
o ateşin için
ne atsan hepsini yakar.
Ağaç,kumaş, kağıt, cam,
maden ne
olursa olsun hepsini eritir,
kendine
döndürür, kendi
gibi ısı vermeye
başlar.
İşte aşk, kendinden
başka hiçbir şey
bırakmaz. Yani,
Hz. Allah’ın sevgisi
bir gönülde varsa,
ikinci bir
sevgi oraya giremez,
Aşkullah
onu yakar bitirir.
Zaten kalpte
iki sevgi olmaz.
Hz. Allah
kalpteki sevgiye
ortak kabul etmez.
Bu kalbe ne dünya,
ne de âhiret
nimetlerinin hiç
birisi sokulamaz.
Aşk, sevgiyle başlar;
ama insan
kendi cüz’î iradesiyle
sevgiye talip
olur. Sevgi kapısından
herkes
girebilir. Aşk
kapısından ise
herkes giremeyip, sadece
Cenâb-ı Hakk’ın
içeri aldıkları
girebilir. Aşk kapısından
içeri giren,
Cenâb-ı Hakk’tan
başka bir şey
düşünemez. Herhangi
bir mecliste,
herhangi bir yerde
Allah’tan
bahsedilmeyince
orası o kişiye en
büyük işkence mahalli
ve zindan olur.
Oradan bir an
önce kurtulmak ister.
Cenâb-ı Hakk’ın bu
aşk nimetinden
verdiği kimseler uzakta
dahi olsalar
birbirlerini deli
gibi severler.
Karşılaştıkları zaman hiç
konuşmasalar bile,
göz göze
gelmeleri kâfidir.
Çünkü Cenâb-ı Hakk onların
gönüllerine nazarlarıyla
tecelli eder.
Her an birbirlerine
kavuşmak isterler.
Aslında Allah için olan
sevginin
menşei Rabbü’l-Âlemîn’den
sonra
Rasûl-i Kibriyâ’dır.
Cenâb-ı Hakk’ın
mü’minlere vermiş olduğu
aşkın nuru,
Rasûlullah (s.a.v)
vasıtasıyla gelir.
Rasûlullah
olmadan bu iş muhaldir.
Allah Teâlâ,
mecazî aşkın kaynağına,
Mekke-i
Mükerreme’de
gerçekleşen şu
hadisede
Rasûl-i Ekrem’in nurunu
me’haz kılmıştır.
İlâhî aşkın
kaynağını da her
şeyin yaratılmasına
sebep olan Habîb-i
Müctebâ olarak
takdîr etmiştir.
Efendimiz (s.a.v)
daha dünyaya
gelmeden babası
Hz. Abdullah,
Mekke sokaklarında
dolaşırken
çok zengin ve güzel
bir kadın,
Hz. Abdullah’ı çağırarak:
- “Benim yanıma gelip, bir zaman
benimle beraber kalırsan, sana
çok fazla para ve hediye
vereceğim.” der; ama
Hz. Abdullah:
- “Ben Allah’tan korkarım!”
diyerek
bu teklifi reddeder.
Bilahare
Hz. Âmine Hatun’la
evlenir ve
taşıdığı Rasûl-i Ekrem’in nuru
Hz. Âmine’ye intikal eder.
Aradan
bir zaman geçtikten
sonra o
kadınla tekrar karşılaşır.
Kadın
Hz. Abdullah’a iltifat etmeyip,
konuşmaz bile…
Bu durum
Hz. Abdullah’ın
hayretini
mucip olur.
Kadına der ki:
- “Yoksa sen de mi Allah’tan
korkup bu kötü işleri bıraktın?”
Kadın ise:
- “Hayır! Ben senin alnında
büyük,
parlak bir nur görüyordum.
Benim
iştiyakım o nura idi;
ama şimdi
sende o nuru göremiyorum.
Göremediğim için
de sana iltifat etmedim.” der.
İşte Rasûl-i Kibriyâ daha
dünyaya
teşrif etmeden taşıdığı
nurundan
dolayı mecazî bir
aşkın me’hazı (kaynağı)
olmuştur. Ya ilâhî aşk?
O daha başkadır.
Rasûlullah Efendimiz
Uhud harbinde
iken Hanım Sahâbîler
Medine’de
kalmıştı. Medine’ye ise
harpte
Müslümanların
mağlup duruma
düştüğü, hatta Efendimiz
(s.a.v)’in
şehîd olduğu
haberi ulaşmıştı. Ümmü
Süleym (r.anhâ)
bu haberi alır almaz er meydanı
Uhud’a koştu. Yolda diğer
Sahâbîler ona önce
çocuklarının,
sonra kardeşinin, daha
sonra da kocasının
öldüğü haberini verdiler;
fakat o
bunların hiç birisine üzülmüyor
hep
Rasûlullah’ı soruyordu.
Herkese:
“Nerede Rasûlullah?”
diyordu. Ta ki Efendimiz’i
(s.a.v) görene kadar hiç
bir şey onu teskin edemedi;
ama
Rasûl-i Kibriya’yı
görünce ne
kardeşini, ne evladını,
ne de kocasını
hiç düşünmedi.
O’nu bu denli
Allah’a bağlayan,
Rasûl-i Ekrem
Efendimiz’in sevgisi idi.
Zira böyle bir metaneti
gösterebilmek
için çok büyük bir ilâhî
aşk gerekir.
İşte o ilâhî aşkın Allah’tan sonra
kaynağı Rasûl-i Ekrem Efendimiz’dir.
Rasûlullah’tan
sonra aşkın merkezi
Hz. Fâtımâ’dır. Çünkü Hz.
Fâtımâ nübüvvetten parçadır. Bütün
insanlara aşk Rasûl-i Kibriyâ’dan
sonra Hz. Fâtımâ’dan ve Rasûlullah
(s.a.v)’in dünyadaki o zamanın
halîfesinden gelir ve insanlara dağılır.
Vallâhu a’lemu bi-murâdihî.
Ve’s-selâmu alâ men ittebea’l-hüdâ.
Kaynaklar:
1. “Adam mescide gider,
namaz kılar da Allah
indinde sivrisinek
kanadı kadar kıymeti olmaz.
(Kimi)
adam da mescide gelir
namaz kılar
da akılca daha güzel olursa
namazı
Uhud dağı kadar kıymetli
olur. “Akılca
daha güzel nasıl olur?”
diye soruldu.
Buyurdu ki:
Akılca daha güzel olan
amel ve nafile
bakımından daha az
olsa bile Allah’ın
haram kıldıklarından
en çok sakınan ve
hayır yollarına daha
hırslı olan kimedir.”
(Hakim, Hz. Ebû Hamid
es-Sâidi (
r.a.)’dan rivayet etmiştir.)
“Dinin direği ve esası:
Allah’ı tanımak,
yakîn ve faydalı akıldır.
Denildi ki:
“Faydalı akıl nedir?
” Buyurdu ki:
“Allah’a isyandan
elini çekmek
ve Azizve Celil olan Allah’a
taate harîs
(müdavim ve gayretli)
olmaktır.”
(Deylemî, Hz. Âişe
(r.anhâ)’dan rivayet etmiştir.)
2. İbn-i Ebî Hâtim;
İbn-i Adiyy.
3. Müslim, Îmân 1.
4. Bkz. el-Bihâr, 68/23.
5. el-Fecr, 89/27, 28.
6. Buhârî, Tevhid 33.
BİR DUA

Sana Yüregimi uzatiyorum Ya Rab!!! Sana verebilecegim tek sey, Seni seven
bir yürek. Yüzünün karasina,
eksiklerinin cokluguna bakma bu
kulunun ne olur! Onca güzel kulunun
yaninda tek bir amelim cikmaz su
günah dolu kefemden, Ama sadece
sevgimi koy mizanina! Duru tertemiz
sirksiz sevgimi! Sonra Seni seven
bu kulunu at istersen narina! Ama
sadece bir kez yüzüme bak Allahim
"Biz onlarin yüzlerine bile
bakmayiz" dediklerinden eyleme!!
Ben acizim,
Sen kudretli, Ben eksigim, Sen kuvvetli,
Ben bir hicim, Sen ise Alemlerin Sahibi!
Senden sevgini, Seni sevenlerin
sevgisini ve bizi Sana ulastiracak
amellerin sevgisini istiyorum Allahim!
Son animi hayatimin en
güzel ani eyle! Imtihanlarini
basari ile veren, Acilara
sikintilara tahammül eden ve dünyaya
metelik vermeyenlerden eyle!
Sana kul, Habibine
ümmet eyle!
A M I N
ALLAH(C.C.)!! DUA

ALLAH(c.c.)!
Sensin Allah(c.c.) Sanadır kulluğum..
Sendedir çarem Seninledir varlığım..
Seni arar ruhum Seni anar kalbim..
Başkasına değil Sana muhtacım..
Başkasını değil Seni çağırırım..
Başkası yaratılmıştır
Sen yaradansın..
Başkası devamsızdır
Sen daimsin ve daim eyleyensin..
Başkaları muhtaçtır Sen
ihtiyaçsızsın ihtiyaçları görensin..
Başka ilah yok Sen Allah(cc..)sin..
Sen ki eşi benzeri olmayansın..
Sen ki bütün eksiksiz sıfatların sahibisin..
Cemaline çevir yüzümü
başkasına rağbet ettirme kalbimi..
(Âmin)
ALLAHIM...(DUA)

ALLAHIM !
BANA ÖYLE BİR GÖNÜL VER Kİ:
Bir kuruluşun tepe
noktasında
yetkili olsam bile,
bunu asla başka şekilde
kullanmamalıyım.
Günlük yaşamda "ben" yerine,
daha çok "sen" sözcüğünü
kullanabileyim...
BANA ÖYLE BİR SEVGİ VER Kİ:
Sonsuz bir hazine gibi bitmesin,
çoğalsın daha da sevdikçe,
doldursun sarsın çevremi.
Hatta düşmanlarımı da sevebileyim...
BANA ÖYLE BİR GÜÇ VER Kİ:
Herkesten daha çok çalışabileyim,
tutsak düşmeyeyim
doğanın koşullarına, eşim
ve çocuklarımı da mutlu et ki,
mutluluğu başkalarına da
götürebileyim...
BANA ÖYLE BİR SAĞLIK VER Kİ:
Düşünebileyim, konuşabileyim.
BANA ÖYLE BİR ERDEM VER Kİ:
İbadet edebileyim, iyilik
etmeyi ve sevinçten buğulanmış
gözlerle, teşekkür
edenlere;
bir şey yapmadım,
anımsamıyorum diyebileyim.
BANA ÖYLE BİR YETENEK VER Kİ:
İyi eş, baba, anne, iyi komşu,
iyi arkadaş, iyi vatandaş olabileyim.
BANA ÖYLE BİR UMUT VER Kİ:
Bugüne kadar yapmış
olduğum hatalar için
karamsarlığa düşmeyeyim,
herşeyden aklanmış
olarak yaşama
yeniden başlamak üzere
bağışlanabileceğimi bileyim.
BANA ÖYLE BİR ANLAYIŞ VER Kİ:
düşünebildiğim, yargılayabildiğim,
inandığım, kahrolduğum,
varolduğum şu
anda bu sözleri söyleyebildiğim
için şükredebileyim.
BANA ÖYLE BİR TALİH VER Kİ :
Yıllar sonra beni hatırlayanlar
"herkese iyilik eden, tüm
insanları seven,
o düzeyde de sevilen bir
kişiydi " diye konuşsanlar ve
ben de huzur içinde
olabileyim.
BANA ÖYLE BİR İRADE VER Kİ:
Birgün yenilip, içimdeki şeytanın
kurallarına doğru yönelirsem;
bu bir düşünce ise düşüncemi,
bu bir adım ise ayağımı, bu bir
uzanma ise
elimi durdurabileyim.
BANA ÖYLE BİR SABIR VER Kİ:
Sükûneti bulayım, durabileyim,
düşünebileyim

ALLAH'IM!!!

ALLAH'ım!
Bana dilimle değil, halimle
vazetmeyi nasip eyle,
ALLAH'ım!
Bana bir insanın elinden tutmadan
önce, kalbinden tutmanın
sırlarını öğret,
ALLAH'ım!
Okuma, öğrenme, öğrendiklerimizi
uygulama aşkımızı ,salgın ve
saygın bir hastalığa dönüştür,
ALLAH'ım!
Dinimizi dünyanın mehri yapmaktan,
acıkınca da inançlarımızı
yemekten cümlemizi muhafaza eyle,
ALLAH'ım!
Beni, beni benim önüme engel
olmaktan,
Beni, benim hayatımın kemirgeni
olmaktan,
Beni, bana yalan söylemekten
muhafaza eyle,
ALLAH'ım!
Bakışımızı ibret,
Sukutumuzu hikmet,
Konuşmamızı sanat ve marifete
dönüştür,
ALLAH'ım!
Boşa bakanlardan,
Boşa susanlardan,
Boşa konuşanlardan
eyleme,
ALLAH'ım!
Zenginlerimizi hamiyetsiz,
Fakirlerimizi gayretsiz,
Alimlerimizi amelsiz,
İdarecilerimizi
adaletsiz bırakma,
ALLAH'ım!
İdarecilerimizin, feraset,
merhamet ve basiretini,
Halkımızın da hürmet, hizmet ve
hamiyetini artır
ALLAH'ım!
Semalarımızı bayraksız, bizleri
hürriyetsiz, camilerimizi
cemaatsız, cemaatimizi de ilim
ve hikmetsiz bırakma,
ALLAH'ım!
Dahili ve harici düşmanlardan
sana sığındığımız gibi; cehaletin,tembelliğin,zaman i
srafının şerrinden de sana
sığınıyoruz, bizleri
muhafaza eyle,
ALLAH'ım!
Önce Hak'tan, sonra
haksızlıktan korkmayı nasip eyle,
ALLAH'ım!
Yetenek israfından,
Kapasite israfından,
Zaman israfından ve israfın her
türlüsünden muhafaza eyle
ALLAH'ım!
Ertelemekten, üşenmekten,
yılmaktan, vazgeçmekten, yarına
bırakmaktan ve buna benzer
hastalıkların şerrinden
muhafaza eyle.
Bu hastalıklara karşı Alim,
Hakim ve Şafi isimlerinden acilen
şifalar ihsan eyle
ALLAH'ım!
Beynimizi, malumat ishali olmaktan,
Aklımızı, öfkenin esiri olmaktan,
Bedenimizi, şehvetin kölesi olmaktan,
Midemizi, depo haline
gelmekten muhafaza eyle
Amin..

|
Bugün 1 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!
|
|
|
|